8 Ocak 2009

Mim - İtiraf et! bunu yapmayı kaç kere düşündün?

Bu sabah birileri blogumu kapatıyorum diye birşeyler yazıp beni şoklara uğrattıktan sonra bir de ne göreyim mimlenmişim aynı zamanda.
Böyle şakalar yapma kardeşim, dedim, kalbime mi inderecen? Bahsettiğim kişi değerli arkadaşım Çileklisüt. Mim konusu ise "Kaç kere blog yazmayı bırakıyordunuz?". Ben de peki canım, itiraf ediyorum, diyorum:

Ben... evet ben, daha çiçeği burnunda bir blog yazarı olarak bunu her gün aklımdan geçiriyorum acaba sayfayı kamuya kapatsam mı diye....

Yok canım daha neler! Böyle bir halt işlemeyi daha hiç düşünmedim doğrusu. Çiçeği burnunda derken bir de baktım 6 ayı geçmiş. Olsun. Uzun zamandır, hoppidi hoppidi bi o blog, bi bu blog, forum, şu, bu derken gezinir dururum. Baktım patlamak üzereyim, bir şekilde içimi dökmem lazım, eskisi gibi günlük tutamayacağıma göre (artık böyle şeylere vakit yok anacım), dedim en iyisimi bir blog açayım ben.

Yazılar yorumlara açık olunca bir bakıyorsun hiç ummadığın kişiler tarafından fikir alışverişinde bulunmuşsun. İyi veya kötü. Dedim, sevdim bu işi.

Evet düşünceleri, bilgileri ve özellikle güzel şeyleri paylaşmak. Bu günlük sanal bir günlük olsa da, evde içine karalanan defterlerden daha iyi bunu anladım.

Bazı düşüncelerimde, hayret yalnız değilmişim demek huzur ve zevk veriyor.

Uzaklarda bulunan dostlarım, kardeşlerim bu sayede kafamdan geçenleri, nelerle uğraştığımı istediği şekilde takip edebiliyor.

Arada canım sıkıldığında, neler yazmışım diye bakıp, depresyondan kurtuluyorum. Mesela MUTLULUKLARIM köşesi benim motive köşem, terapi köşem, bu amaçla bana hizmet sunuyor. (kendi kendini motive etme aktiviteleri).

Bazı şeyleri küçük küçük kağıtlara yazıp, her kağıtçığın ayrı yerlerden çıkması durumunu da ortadan kaldırıyor bu blog şeysi. Mesela yemek tarifleri.

Bilgi, Sevgi paylaştıkça çoğalır, acı paylaştıkça azalır ya. Prensibim bu. Blogumdaki yorumları daha hiç onayladıktan sonra yayınlamayı düşünmedim. Hiç başkaları ne der, beni üzer mi, blogumu kapatmama sebep olur, şevkim kırılır mı diye bir kaygım olmadı. İşine gelmeyen uğramaz diye düşündüm. Burası benim çöplüğüm istediğim gibi öterim n'olmuş yani dimi?

Zaten fikir alış verişi için burada olduğumdan blogumu kapatmayı niye düşüneyim a dostlar?

Peki ya siz kaç kere düşündünüz, söyleyin bakim, hm?

Çilekli pastacığım

Rahşancığım ara verdikten sonra.

L@l'ciğim

İlkay'cım

Hadi bakalım top sizde!:-)

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Eskiden ben de günlük tutardım. Bazen iki-üç günlük ya da haftalık da olabilyordu gerçi ama neyse :)) Blog'un tadını alınca günlük tutmak pek zevkli olmuyor dediğin gibi. Ayrıca insanın tek taraflı, içe dönük yazması ayrı, blog yoluyla bir çok kişi ile duygularını, yaşantısını paylaşarak sosyal bir şekilde yazması apayrı. Bu sosyallik sanal bile olsa insana çok şey katıyor.

Adsız dedi ki...

Evet abla sakin böyle bi halt isleme!! yani blogunu kapatma!! Nete girdigimde ilk önce buraya bi ugruyorum, bi yenilik varmi diye bakiyorum, yazini okuyorum, ondan sonra isimi görüyorum.

Eger böyle bir sey yaparsan buna en cok ben üzülürüm :-(

Hadi öptüm k.i.b. :-)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...