30 Eylül 2008

Bayram sevinci




Ne güzeldi o eski bayramlar deriz ya hep,
Sabah erkenden kalkmalar, en güzel elbiseleri giymeler,
Babalarin bayram namazindan dönmesini kapilarda heyecanla beklemeler...

Ne güzeldi...


O gün herkes bir ayri güzel olur, dügün coskusu yasanir adeta, huzur ve mutluluk!
Hele ki büyükler daha bir içli anlatir o daha "güzel" olan eski bayramlari...
"Yokluk vardi ama Dostluk'ta vardi" derler. "Saygi ve sevgi vardi, samimiyet vardi"


Peki ya simdi farkli olan neydi? Neydi acaba bu eskiden daha güzel olan ve neden simdi güzel olmasinki? diye düsünürken aklima geldi: Aslinda güzel olan çocuklugumuzdu...

çocuklarin gözlerindeki mutluluk gibi yasanacak nice güzel Bayramlara!


26 Eylül 2008

Kadir Gecesi - Bereket Gecesi


Gül sevginin tacidir,
Her bahar bir gül taçlanir,
O gül ki Muhammed'i (sas) hatirlatir,
Onu hatirlayana bir gül koklatir,
Gül kokulu sevgi dolu nice Kandillere insallah!

Ramazanda kazandiklarimizi kaybetmemek ümidiyle tüm Islam aleminin mübarek Kadir gecesi hayirlara vesile olsun!

25 Eylül 2008

mutlu olma sebeplerim

Son zamanlarda çok yogun oldugumdan sikayet ediyordum. Aslinda düsününce bunlarin arasinda beni sevindiren, gizliden gizliye çok mutlu eden olaylar da var. Yüzümde tebessüme, içimde rahatliga sebep olan seyleri su sekilde ifade etmek istiyorum:

ilk olarak ALPERiM'in ödevlerini itinayla yaparak notlarini düzeltmesi (bundan daha mutlu olamam gerçekten) - buraya kocaman bir "MASALLAH" ilistirmek istiyorum

ANNECiGiMiN bugün eve dönecek olmasi! Özletti kendini!!!

ASKIM'in son zamanlarda futbol'daki basarisi (gizliden gizliye seviniyorum aslinda - buna da "Masallah" demeden edemeyecegim)

MINIK DOSTLARIMIZI (muhabbet kuslarimizi) çiftçiye geri verdigimizden beri evimin her gün temiz kalmasi, toz olmamasi. Aslinda onlari geri verirken üzülecegimi düsünüyordum ama su anda olduklari yerde daha rahat yasayacaklari için ayriyeten mutluyum, yani içim rahat.

Dün KiTAPLARIMI düzenlerken yeni aldiklarimi tekrar gözden geçirince, onlari bir an önce okumak için heyecanlanmak çok güzel.

MUTFAGIM bir aralar her gün çesit çesit yemek hazirlama çabalarimdan dolayi harabe gibi oluyordu, geçen c.tesi bir temizledim, bir düzenledim "bal dök yala" kivaminda o günden beri - evet fazla yemek pismiyor son zamanlarda:-)

CALISMA ODAMIZ da ayni sekilde harabeye benziyordu, bir daginiklik bir daginiklik, orayi da bir güzel toplayip temizledim. Calisma masasinin üzerinde olmayan sey yoktu, ne varsa kaldirdim. Artik rahat bir nefes alinabilecek hale geldi, bir de istedigim çek yati koydukmu bir kösesine tam süper olacak;-)

DVD kiralayip evde film keyfi yapacagimiz günlerin yaklasmasi da çok sevindirici bir olay benim için, uzun zamandir bir filmi bastan sona izleyemedim.

Ha evet, bir de TELEVIZYON'u artik sadece film izleme amaçli kullanmaya basladigimi farkettim, bu da sevindirici bir olay. (Bu aralar gerçi Ramazan sebebiyle TRT 1 de yayinlanan "iftar sevinci" adli programi izliyorum, Ramazan bitince izleyecek birsey kalmayacak zaten).

En azindan BiR KiSi'nin beni hergün takip ettigini bilmek beni mutlu ediyor. Evet yazdiklarimin - bir kisi için de olsa - bir anlami var diyorum. O kendini biliyor, canimin parçasi o benim!!

BAYRAM yaklasiyor - Pazartesi ve Sali tatil - Yuppieee!

22 Eylül 2008

Mürdüm erigi

Yaz bitmek üzere, isvicre’de çoktan bitti de diyebiliriz. Biz sonbahara merhaba derken bize de merhaba diyen bir meyve var bu mevsimde :o) mürdüm erigi. Çok severim kendisini. Bilmem ki o da beni sever mi? sever sever!



Hasat zamani sonbaharin baslarinda olan mürdüm erigi en sevdigim renkte ve dogadan gelen zararsiz beyaz tozla kaplidir yüzeyi. Alirken ne kadar tozlu görünüyorsa bilin ki o kadar taze demektir.

Içinde bol miktarda bulunan mineraller (magnezyum, potasyum, demir, kalsium) sayesinde kas, deri ve kemiklerimize dost ve kan olusumuna yardimci.
Ayrica provitamin A, tüm B vitaminleri ve c vitamini deposudur mürdüm erigi. Bu vitamin kombinasyonu sinir ve bagisiklik sistemi için tam bir destek. (Shape)

Hurmanin faydalari

En çok Ramazan ayinda tüketildigine inandigim hurmanin faydalari nelermis görelim.

Sema Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hayrettin Mutlu, hurmanın lif, mineral ve fenol açısından çok zengin olduğunu ayrıca sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum, demir, fosfat gibi mineralleri de barındırdığını söyledi. Hurmanın birçok faydası bulunduğunu belirten Mutlu; düzenli olarak tüketildiğinde kansere ve kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu özellik taşıdığını sözlerine ekledi.

Hurma;
• Protein içerir.
• Protein, yağ ve karbonhidrat (üçünü bir arada ) içeren tek meyvedir.
• Vücudun yaşlanma belirtilerini azaltır.
• Saf hurma cildi besler, hamilelik ve güneş lekelerini yok eder.
• İçerdiği demir sayesinde, kansızlığa iyi gelir.
• B1, B2 vitaminlerinin bir arada bulunmasından dolayı karaciğeri kuvvetlendirir.
• Boğaz ağrısına, öksürüğe iyi gelir.
• Kansere ve kalp damar hastalıklarına karşı koruyucudur.
• İçerdiği bol fosfor ve kalsiyum ile kemik hastalıklarına karşı koruyucu özellik taşır.

Orucun hurma ile açılması halinde, oruçtan dolayı insanın üzerinde oluşan halsizliği de içerdiği şeker oranı sayesinde hemen gidermektedir.

Sadece Ramazan’da yemeyin, her zaman tüketin!

Hayrettin Mutlu Ramazan sofralarının meyvesi olarak bilinene hurma, hâlbuki her zaman tüketilmesi gereken bir yiyecek. Şeker oranı yüksek olmasına rağmen kilo aldırmayan bir yapıya sahip. Özellikle suda çözünebilir lif içeriği yüksek olması, hurmanın sindirim sistemi rahatsızlıklarını (kabızlık, gaz vb) önlemeye ve gidermeye yardımcı olduğunu ve günlük hayatın getirdiği stres ve yoğun temponun verdiği yorgunluktan kurtulmak için her gün hurma yemenizde fayda var dedi.

Kaynak: Milliyet

19 Eylül 2008

İzmir

Ve gelelim Ege kiyilarina. Burada esimin halasinda kaldik, topu topu 2 gece. Biri Kusadasinda olmak üzere dolu dolu 2 gün geçirdik. Insanin sevdikleriyle beraber olmasi kadar güzel birsey yoktur heralde. En eglenceli anlar o zaman yasaniyor.












Mutluluk...

Istanbul 7. ve son Gün 02.08.2008

Istanbul'da geçen son günümüze geldik. Kahvaltimizi Sultan Ahmet'in asagisinda yaptik söylemesi ayip. Daha sonra Gülhane Parkinda turladik biraz. Istanbul'un kokusunu son birkez içimize çektik ve aksama Izmir'e dogru yol aldik. Hersey cok güzel geçtigi, bir aksilik çikmadigi için sevinçliydik. Her tatilin bu sekilde geçmesini diledik.











Istanbul 6. Gün 01.08.2008

Blogum bir gezi bloguna dönüsmek üzere, normalinde her tatilden her ayri gününü eklemem heralde, ama Istanbul olunca ayri. Her günü degerlendirmek için ayri firsat var. Her yeri güzel, adim basi görülmeye deger mekanlar, ortamlar, daha neler neler... En yakin zamanda gitmek istiyoruuum. (yetkililere duyrulur)




Bu gün ilk olarak çamlica tepesine çiktik, artik gezmekten ayaklarima hakikaten kara sular inmisti. Taaa nereden yürüyerek çiktik tepeye. Nedendir bilinmez, biz her yere hep tersinden, en issiz yerinden gidiyorduk. Halbuki hic ters insanlar degilizdir.







Aksama Sultan Ahmetin oralardaydik yine, orasi zaten bana huzur verdi, Sultan Ahmet'e geldik mi eve gelmis gibi hissediyordum kendimi. Aksamlari açik sinema havasinda bir ortam vardi. Ekranda Kemal Sunal'i görünce durupta izlememek mümkün mü? Kanli Nigar filminle keyiflendik biraz.

Istanbul 5. Gün 31.07.2008

Eveeet, nihayet blogum için tekrar zaman ayirabildim. Istanbul maceramizin 5. gününe farkli bir ortamda baslamak istedik ve kahvaltimizi Rumeli Kale Cafe de yaptik. Kahvaltinin ayrintilarina girmeyecegim fakat "müthis"di demeden de geçemeyecegim. Alttaki fotografta görüldügü üzere cafe'nin içinde boydan boya ayna var, kocaman ve o güzelim maviyi yansitiyor, yolun diger tarafinda sahil. Buyrun maviye karsi kahvalti keyfine.
Kahvaltidan sonra Rumeli hisarinda dolastik, eglendik, hopladik, zipladik eski Kara Murat, Battal Gazi filmlerini canlandirip hoooop büyük Ada geçtik :o) Muhtesem bir gündü...





Fayton turlari için bekleyen atlar. Kücük tur 40 YTL, büyük tur 50 YTL idi.








Ramazan Ramazan yazmiyim diyorum ama yazmak istiyorum, aksam otele gitmeden önce otelimizin hemen yakininda, Erol Tas Kahvehanesi'nin karsisinda Telve isminde bir manti evi var. Orada ev usulü mantimizi afiyetle yedikten sonra günümüzü tamamladik.

13 Eylül 2008

çocuk ruhum...

Son yillarda çok basirili animasyonlar yer aliyor sinemalarda. Sadece çocuklara degil büyüklere hitab ediyor ayni zamanda. Benim gönlümü fethedenlerden bir tanesi de ICE AGE. Bir ve ikiyi büyük keyif alarak izlemistim. Simdi 3. bölümü cikiyormus. Duyunca sevinçten kudurdum. Sabirsizlikla 2009'un yazini bekliyorum. Ne güzel sey çocuk olmak (höh?)


12 Eylül 2008

Istanbul 4. Gün 30.07.2008

Gelelim 4. günümüze. Bloga böyle yavas yavas sirayla fotograf yüklemesi de keyifli, tatil günlerini tekrar yasiyor gibi oluyorum, anilarim tazeleniyor seviniyorum.


Bu gün dedik gelmisken bogaz turu yapalim en iyisi, hazir havalar da düzelmisken ne de güzel manzara olur. Eminönü'ne bi gidelim bogaz iskelesi de oradadir heralde dedik. Vardik Eminönü'ne, bakindik, çok fazla vakit kaybetmemek için iki dk. birine soralim dedik. O sirada en yakinimizda güvenilir kimler varsa ona soracaktik. Yanibasimizda vapurun birine bir sürü kisi biniyor (gerci istanbul'da bütün vapurlara bir sürü kisi biniyor:o) Orada bir görevliye "pardon, biz bogaz turu yapacaktik.... " sözümüzü biteremeden görevli "tamam gelin, buyrun bizde bogaz turu yapiyoruz, bu özel tur" dedi. Biz de "e fakat... ama bilet? - Biletimiz yok - ama ama ama" derken bey efendi bize bu turun Fatih belediyesi tarafindan Fatihililer için düzenlenen özel tur, dedi. Adam bizi davet etmis biz hala "ama biz Fatihli degilizkiii??" diyoruz. Geçin siz geçin, dedi ve kendimizi vapurda bulduk. Söyle etrafimiza baktik tek turist bizdik heralde.

Yaklasik 2 saat 40 dk süren bogaz turu süresinde bizlere ayrica ikramda bulundular. Buradan Fatih belediyesine bu misafir perverliginden dolayi Tesekkürlerimi iletmek istiyorum!!








Bogaz turundan sonra Süleymaniye camii'yi ziyaret gittik, ne yazikki restorasyon asamasinda oldugu için içini tam göremedik. Sonrasinda hemen yakinindaki Mimar Sinan Türbesini de ziyarette bulunduk.





Süleymaniye Camii'nin orada gözüme bir tabela takildi, hani illaki oraya gitmek istedigimizden degil de, nereye gidecegimizi bilmedigimizden öylesine takip ettik. Hem dolasmis olduk. Yürüdük yürüdük yürüdük... Tabelada yazan yazi ise "Cafe Haliç"ti. Kapinin önüne geldigimizde söööyle hafif egilerek kapinin ucundan bakarkene ben manzarayi gördüm, beni de Cafe'nin sahibi gördü ve hemen buyur etti... "Askiiim manzara çok güzel hadi girelim" dedim ve girdik. Disaridan nasil bir yer oldugu hiç belli olmuyor fakat içerisi bambaska bir dünya. Burada Cafe Haliç, yani Seyr-i Istanbul ilgili bir yazi var merak edenlere. Zira ben o kadar güzel anlatamam.






Cafe Haliç'te kahvemizi içtik, dere tepe düz gittik ve çadir'a giderek birilerini mutlu ettik ;o)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...