25 Eylül 2012

doya doya gürçamlar köyü

Çeşmeden sonra yolumuz uzundu,
Bodrum'a doğru gidecektik.
300 km civarı ve yolumuzun üstünde Muğla'nın Milas ilçesine bağlı olan Gürçamlar köyü vardı. Kuzenler orada yazlıktaydı ve bizim onlara sürpriz yapacağımızdan haberleri yoktu =)

Doğal ortam, plaja giden yolda bize selam veren inekler, mısır tarlaları, meyve ağaçları... Nasıl anlatsam bilemedim ki şimdi. Tatilimizin en güzel günlerinden birtanesiydi.

en iyisi mi susayım,
fotoğraflar konuşsun:




















23 Eylül 2012

çeşme'den

Tatilimize 12 gün boyunca Çeşme'den başlayarak kıyılardan geze geze, Antalya'ya kadar devam ettik. Nerede güzel manzara gördüysek kısa bir fotoğraf molası vererek ilerledik. Tabi 12 gün çok kısa bir süre. İlerleyen yıllarda görülecek yerler de bıraktık...

Çeşme'de daha önceden de gittiğimiz Alaçatı'da kaldık, ben ilk gittiğimizdeki kadar tat alamadım ama yinede güzeldi. Akşamları kalabalık sokaklardan değil de köyün ara sokaklarında top oynayan yerli çocukları görerek yürümek daha zevkliydi bence.

İlk gittiğimiz gün Ilıca'ya uğradık. Ilıca'ya dair en sevdiğim fotoğrafları daha önce burada yazdığım için yeni fotoğrafım yok.



  

Bir çok yerde okumuştum, kocakarı plajını, burasıymış (yukardaki foto)
sadece görmek için uğradığımızdan bir tane fotoğrafım var.

Aşağıda da Alaçatı da kaldığımız otelden bir kaç detay.
Daha önce kaldığımız yerde ortam daha sıcaktı, ben orayı daha çok sevmiştim.



 




 


   

kediler kediler kediler

=)


21 Eylül 2012

kahvaltı değil - kahvaltıya giden yol =P

Biz akşam güneşini izlemeye gitmiştik ya hani, gaza geldik, sabahın da erken saatlerinde güneşin doğuşunu izlemeye gidelim hep baa'ba dedik. Saat 6 ya mı ne geliyordu, ben aslında erken kalkmayı seven biri değilimdir, kalkabilsem belki severdim de, kalkamıyorum işte... ama tatil olunca, her dakika her saniye o kadar değerli oluyor ki, günü uykuyla geçirmek istemiyor insan. Gerçi ben o gün zeyno uyanamaz diyenlere karşı "hırs" yaptım da kalktım =)
Vakit olsa, köyde, temiz havada uyumak da çok güzel bir eylemdir, gençlik yıllarımda köyde en sevdiğim aktiviteydi =P ama yaş ilerledikçe zamanın kıymetini daha iyi anlıyor insan :)))

Kahvaltı dedim o kadar, kimseyi hayal kırıklığına uğratmak istemem, baştan söyliyim öyle anlı şanlı sofra fotoğrafım yok, sofra vardı da fotoğrafını çekmemişim ama daha çok güne nasıl başladığımıza dair, kahvaltıya doğru giden yolumuzda karşılaştığımız şirinlilkler ve kahvaltı edilen ortamın fotoğrafı var. Kahvaltı dediğin nedir ki zaten, zeytin peynir ekmek, dalından kopmuş domates biber ... evet patlıcan, taze taze =) ve salatalık falan.... hani öyle yöreye ait şeyler yok yani. Taze çiğ patlıcanı kahvaltıda ben de ilk kez yedim, pek bi numarası yoktu bence =)) 

buyrun:





Bu üstteki fotoğraflar gün doğumunu izlemeye gittiğimizde çekildi, biz kalkıncaya kadar gün zaten doğmuştu, ve bizim daha önce farkedemediğimiz bir gerçek vardı ki, o da güneşimizin koca dağın arkasından doğmasıydı, yani ters yerde aramışız güneşi =D Benim sabah sabah verdiğim poz anca bu kadar saçma oldu. Bizim köyün rakımı yüksek baya, sabahın da körü olduğundan donduk resmen! Tir tir titreyerek güneşi görüp sıcak bir çay içmeye gittik... sonra bizim bahçe kahvaltısına kadar ısınmaya gittik eve tekrar =D

Bu aşağıdaki ne olduğunu anlayamadığımz canlı, kahvaltıya gitmeden önce dikkatimizi çekti. Kraliçe arı olabilir, biraz daha belgesel izlemem lazım =)


Ve yeni doğmuş buzağılar, bunların isimleri vardı ama Caner miydi Tülin miydi unuttum valla =D



Good morning my friend ! =D












Bu çiçeğe bayıldım, hayran kaldım, ilk defa gördüm!! Çok güzeldi, bilin bakalım hangi sebzenin çiçeği bu???




kahvaltı sonrası "sofra muhabbeti'
bayılırım !





görüşmek üzere ;)



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...