23 Temmuz 2013

bu aralar ben ve biz = 22 + 1

hala tatil modundayım - havalar (maşallah) güzel olunca böyle oluyor...

geçen haftadan kalan gripten kurtulmaya çalışıyorum, ara ara öksürük nöbetlerim tutuyor, sinir oluyorum...

bebiş odasıyla ilgili karar vermek üzereyiz sanki ama ara ara minicik bir bebeğin gerçekten kocaman bir odaya ihtiyacı var mı diye de düşünmüyor değilim... bir oda öyle ya da böyle olacak ama bebeğe gerçekten ne lazım, ne lazım değil bunu düşünüyorum bu aralar. Olmuşken şu olsun, bu olsun, e tam olsun cart curt derken hooop: fiyatlar o biçim. Bebek odası tam tamına bebek için mi olmalı, yoksa uzun vadeli mi düşünmek daha mantıklı, uzun vadeli derken ne kadar uzun düşünmeli. Bunu sanırım tekrar bir gözden geçiricem.

bebiş arabası bence daha önemli, ama bir sürü seçenek var, bir kaçını inceledik, fiyatları karşılaştırdık, avantajlar / dezavantajlar nelerdir onları araştırdık. Daha karar veremedik.
tüm bunlar için çok erken gibi görünüyor ama haftada 1 kez çıkabiliyoruz, zaman çabuk ilerliyor, ve bir şeyin siparişi verildiği zaman 8 - 12 hafta sürüyor gelmesi, bebek odaları dahil.

bütün gün oturmaktan, aldığım kiloların da etkisi var mı bilmiyorum ama kuyruk sokumumdaki baskı/ağrı/sancı beni çileden çıkarıyor. Ayakta çalıştığım zaman da belim ağrımaya başlıyor, daha önceden de problemim vardı, hamilelikle beraber ağrı üstüne yük bindi sanırım. İnternetten ergonomik yastık siparişi verdim, 4 gözle onu bekliyorum, bir umut en azından belki o işe yarar. Elimdeki tüm çareler tükenirse doktora danışıcam tabiki.

geçen C.tesi ilk hamiş kıyafetlerimi aldım, 2 pantolon. Genel olarak tek parça maxi elbiselerle idare ediyorum, acayip rahat. çok alıştım elbiseye, bakalım kışın ne yapıcaz.

dengesiz haller içindeyim, genelde sakin olmaya çalışıyorum ama bazen sinirlerime hakim olamıyorum, çabuk kızıyorum. Antrenör kocamın bana vakit ayıramamasından yakınıyorum bu günlerde, ama Pazar günleri de evden kovuyorum resmen, sonra yanımda değil diye yine kızıyorum. Allah Osi'me sabır versin ama zaten sabırlı biri, idare ediyor sağolsun, asıl bana sabır versin, kendimle başa çıkamıyorum.

henüz hamiş günlüğü tutmuyorum, kendime göre tuttuğum notlar var ama elektronik, el yazısı olsun istiyorum. Hem anne hem baba adayları için güzel bir günlük bakıcam. farkettim de, her şey hep annelere yönelik, babalar için çok az şey var, babaların bu kadar duygusuz olacağını düşünmüyorum, bence onlar için de alternatifler çoğaltılmalı, iş sadece bilgi içerikli kitaplarla bitmemeli. İnternette dahi çok az şey var. benim fikrim baba adayları da günlük tutmalı, öyle her gün uzun uzun yazı değil belki ama anlık notlar, ne düşünüp ne hissetikleri, ileride okumak için eğlenceli olabilir diye düşünüyorum. Hem kızımız olacak, bir erkek çocuğa göre böyle şeylere daha meraklı olabilir =) hadi o olmasa bile ben kendim açar okurum.

Bu aralar en sevdiğim aktivitelerden biri de uzanıp göbüşümdeki kıpırtıları hissetmek... elimde ne varsa bıraktırıyor içimdeki melek şimdiden, o hareketlendiği zaman dünya duruyor benim için =)

06/07/2013 - Kaş 


12 Temmuz 2013

bebek odalarında kullanılan renkler

Benim için en önemli şey bebiş odasının ferah ve dinlendirci olması, yani dinlendirici derken göz yorucu olmaması. Ferah olması için odada az ama öz eşya bulunması. Bizim oda için nasıl bir çözüm buılacağız henüz belli değil ama bu aşağıdaki renk uyumlarını çok sevdim, gri çok koyu olmadığı ve abartılmadan kullanılmadığı sürece çok hoş duruyor.

Bunlar sadece renklerin uyumuna bakmak için fikir amaçlı, internetten bulduğum resimler. Karar vermek için henüz çok erken ama sınırsız şirin şeyler var!! bakmadan duramıyor insan.




buraya ayrıyeten, kırmızı, veya lila detayların da güzel duracağını düşünüyorum.

açık gri beyaz pembe çok hoş olmuş, buradaki battaniyenin

turuncu turkuaz detaylar

buradaki turuncu ve pembe yastıkların uyumunu çok sevdim


11 Temmuz 2013

diren göbüş - çatlaklara karşı diren =)

Hamileliğim boyunca göbüşüm için özel bir yağ kullanmayacaktım. Çatlayacağı varsa ne yap et çatlar o zaten diye. Çevremde hiç yağ kullanmadan bir tane çatlağı olmayan kişiler var çünkü.
Sonra arkadaşımın biri, boş ver sen yine de kullan, hamileyken önemsemiyorsun, ama doğumdan sonra çok rahatsız oluyorsun o çizgilerden, en azından elinden geleni yapmış olursun, dedi. O vur dedi, bense öldürdüm galiba, çünkü :

Hamileliğimin 3. ayında başladım yağlanmaya - her gün hem sabah hem akşam olmak üzere. (tabi arada düzen gidiyor)

Burada bulamadığım, türkiyeden alabileceğim tek bir kakao yağı kalmıştı. Aktarda bana verdikleri kakao yağı cildimi yaktı. Bu normal değil dedim, ve yoğun bir şekilde kakao kokuyordu, böğğğ, çöpe attım 4 şişeyi. Zaten şişesi 4 liraya doğal yağ mı olurmuş, salak ben. Her aktara güvenmiceksin.
Aman o da eksik oluversin dedim ve buradan, güvenilir bir siteden sipariş verdiklerimle fazlasıyla iyi yağlandığımı düşünüyorum, bunlar benim türkçeleştirdiğim yağlarım, isimler garip gelebilir:

- Havuç yağı (buna yeni başladım, ayrıca iyi bir bronzlaştırıcıymış, ama ben o amaçla kullanmadığım için bişey diyemem)
- Avokado yağı (özellikle çatlaklara karşı iyi olduğu ve Shea Butter'la kullanılması daha iyi sonuç vereceği yazır. Doğal Anti-Aging ürünü!! arada göz altlarıma da sürüyorum =) yağlı çiltlere avokado maskesi / yağı önerilmiyor
- Hint cevizi / küçük hindistan cevizi çiçeği yağı
- Buğday tohumu yağı

- Badem yağı (şimdiye kadar göbüşüme kullandım, tüylendirdiğini öğrenir öğrenmez bıraktım, çünkü baktım göbekte gerçekten tüyler arttı, kalanını artık saç uçlarıma filan kullanırım.
Kayısı çekirdeği yağı (bu da badem gillerden, bunu da kullanmıyorum artık)

Tüm yukarda saydıklarımdan azar azar avucuma koyup, fındık kadar Shea Butter'ı da avucumda veya direk göbeğimde eritip masaj yaparak dağıtıyorum.

Shea Butter'ı yeni keşfettim ve faydaları saymakla bitmiyor, araştırın derim. Hayatımın geri kalan kısmında da bolca kullanmayı düşünüyorum, hem doğal ötesi, katkısız, kokusuz, hem yığınla alınan kremlere göre daha  ekonomik. Ayaklara, ellere, diz ve dirseklere, göz altına, dudaklara, bebelerin popoya kadar kullanılabilir ve az da olsa güneş koruyucu etkisi de varmış. Koku, koruyucu madde yok içinde, tamamen doğal.

Sabahları da daha kolay olduğu için hazır bir karışım var onu kullanıyorum:
"Güvem (eriği) çiçeği yağı" hamilelikte önerilenlerden biri bu ve cildi gerçekten yukarda saydığım yağlara göre çok daha pürüzsüz hale getiriyor, bebek cildi gibi yapıyor. İçinde aynı zamanda jojoba, huş yaprakları özü, sarı kantaron özü/yağı her neyse işte ve bir kaç uçucu yağ eklemişler.

Kullandığım yağların markası Melvita, organik ve vegan ürünler,

Hadi dedim olmuşken bir de hiç bir yan etkisi olmayan Schüssler tuzlarıyla mineral takviyesi alayım. 1 ve 11 numara (yani Calcium Fluoratum ve Silicea)

Tüm bunlara rağmen çatlarsa artık bilemiyorum, belki daha beter olmasını önlemişimdir diye avuturum kendimi.

Bence çatlaklara karşı direnmenin en basit yolu, elden geldiği kadar hızlı kilo almaktan kaçınmak, bol su içmek, stresten uzak durmak (stres cildi yıpratıyor sonuçta) ve son olarak elimizde olmayan bir şey daha; iyi genlere sahip olmak

Sonucu doğum sonrası görücez artık =)


10 Temmuz 2013

bronzlaştırıcı yüz kremi, bacak kremi

Tatil sonrası en çabuk beyazlayan bölgeler yüzümüz ve ellerimiz oluyor genelde. Ben de çözümü bronzlaştırıcı kremlerde buldum. Tatilden döndükten sonra da rengimi bir süre daha koruyabilmek için bu ürünlere basvurdum.

Dermalogica'dan Clinique'e geçiş yaptığım için brozlaştırıcıyı da bu markadan seçtim. Yoksa reklam falan değil yani. Mutlaka başka markaların da iyileri vardır. Bu benimki sadece bir öneri. Güneşe fazla çıkmıyorum. Deniz kenarında şemsiyenin altında bile bol bol güneş kremi süren biriyim. Deliler gibi güneşin altında kavrulmayı sağlıklı bulmuyorum çünkü. Ancak akşam 5 veya 6 larda çıkabiliyorum güneşe.

Ama yine de bir Dracula, Albino gibi dolaşmamak için çözümü bu bronzlaştırıcılarda buldum. Hem cildi besliyor, hem güneşin tehlikeli ışınlarına maruz kalmadan sağlıklı bir şekilde renk alabiliyorsun. Şimdilerde 2-3 günde bir sabahları işe gelmeden önce nemlendirici niyetine sürüp çıkıyorum, akşama kadar kapalı alanda brozlaşmış oluyorum =) nasıl fikir ama?



Ayrıca bacaklarım için de Loreal'in bu aşağıdaki bronzlaştırıcısını denedim. Eskiden bronzlaştırıcı köpüklerden kullanmıştım, sonuç facia! Sonra yıllarca uzak durdum bu tür şeylerden ama şimdi hamileyken güneşe fazla çıkmak istemediğim için ufak bir araştırma sonucu, bu ürünü buldum.

Şimdilik işimi görüyor. Yapışmıyor ve bir kaç saatte belli etmeye başlıyor kendini. Tabi bunu sürdükten sonra sağa sola pek değmemeye çalışıyorum mobilyalarda  belki leke kalır diye. Evde kısa bir şort giyip temizliğe başlamadan önce, yani oturmayacağm zamanlarda sürüyorum =) Mesela ütüye başlamadan önce de sürülebilir, ya da dışarı çıkmadan önce koyu bir etek de giyilebilir =)

Ayaklara fazla sürüldüğünde iğrenç duruyor, kirli gibi görünüyor ve dizlere de fazla sürülmemesine dikkat etmek lazım. Kullanım sonrası eller güzelce yıkanmalı.


Bunlarda kesin kına olduğunu düşünüyorum ben. Çünkü Clinique başta olmak üzere yoğun kına kokusu var.

Helööö =)


9 Temmuz 2013

Okudum: Ayşe Kulin - Dönüş


Evde okunacak yığınla kitap birikti. Hamişliğimin ilk aylarında boş zamanlarımın neredeyse tamamını uyuyarak geçirdiğim için hepsi kaldı tabi ama kitapları tatilde okumak için yanıma alarak rezil etmek istemedim. İster istemez yıpranıyor zavallıcıklar.

Ben de sahilde artık iyice sıkıldığım bir günün akşamında Göcek'te fazla seçeneğin olmadığı küçük bir marketten dönüp dolaşıp yine bir Ayşe Kulin kitabı aldım. Bir önceki romanını okumadım da almadım da, hikayesi pek ilgimi çekmiyor çünkü. (Bora'nın kitabı)

Bu kitabın o kitapla bir bağlantısı var mı hiç bilmiyorum. Varsa eğer onu da okumak zorundayım, çünkü Dönüş bana çok eksik geldi. Bir sürü soru işareti bıraktı kafamda, havada kalan konular var sanki, ya da kitap aceleye mi geldi anlamadım. Okumaktan zevk alamadım bu sefer, ha yine de bir solukta bitti o ayrı, yapacak başka şeyim yoktu çünkü :) keşke kitap biraz daha kalın olsaymış ya da sık sık tekrarlanan cümlelerin yerine bana göre eksik kalan şeyleri yazsaymış Ayşe Kulin.

Yani diyeceğim o ki, küçük bir hayal kırıklığı mevcut bende. 
 
Edit:
 
Ayşe Kulin'in yeni çıkan romanlarını takip edemediğim için, bundan önceki iki kitabın devamı olduğunu yeni öğrendim.



en sevdiğim alışveriş


Tatilimiz kısaydı, çok güzel geçti ve eve dönüş beni üzmedi bu defa. Yapacak bir sürü işimiz var çünkü :)

Kendim için hamile eşofmanlarından, pazarlarda satılan 5 liralık rahat, bol şalvarlardan başka birşey alamadım :)

En sevdiğim alışveriş, kızımız için yaptığımız minik alışveriş oldu. Kızlara bişeyler almak daha zormuş, seçenek haddinden fazla ve durum böyle olunca sadeliği seven benim için iş pek bir zorlaşıyor.

5 ay bitti, göbüş büyüdü, kızımız kıpır kıpır, ben buradayım demeye başladı. Şimdi yavaştan hazırlıklara başlama, bugüne kadar hiç bir işe yaramayan çalışma odamızı boşaltma zamanı.

Hayırlı bereketli huzur dolu Ramazanlar dilerim!!!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...