18 Şubat 2010

Gider ayak


Yarın sabah 6 da düşeceğiz yollara...

Bense gider ayak...

- iş yerindeki önemli işleri halletmeliyim
- akşam 5'e kadar çalışmalıyım
- saat 8'e kadar ingilizce kursu için sınıflandırma testine hazırlanmalıyım
- saat 10'a kadar test çözmeliyim, istediğim kursa yazılabilmek için
- valizimi hazırlamalıyım
- evi biraz olsun toplamalıyım (2 gün dahi olsa, evi tertemiz bırakma telaşesi bi Türkler'de mi var acep?)
- şu an bile çok yorgunum, kim bilir ne zaman sızacağım...


Hava durumunun iyi, en azından "sunny" olmasını diliyorum!
Bir sürü güzel anılarla, fotoğraflarla dönmek istiyorum!
Son zamanlarda tatillerde yaşadığımız hastalıklardan uzak olmak istiyorum!
Gözlerimdeki iltihapın geçmesini diliyorum!

Gideceğimiz yer şimdilik sürpriz olsun diyorum!

15 Şubat 2010

En sevdiğim çiçek deyince... buyrun...


Eskiden en sevdiğin çiçek hangisi diye sorsalar, gül derdim herhalde... şimdi yine sorsalar... elim en çok hangisine gidiyorsa o...

Renk renk orkideler...

Şeftali dalları arasında pembiş laleler...

Ne zaman ruhum daralsa, kendime çiçek alırım...

Ferahlarım, mutlu olurum...

Evet

çok

mutlu

olurum

ben

bu

çiçeklerle

çok
!

daha önceki mutluluklarım için TIK TIK TIK TIK ve bir TIK daha! =)

12 Şubat 2010

dün çok sıkılmış olmalıyım ki...


...yalnız mutfak alışverişi yapmayı sevmediğim halde, yalnız gitmek istedi canım

...akşam yemeğinden sonra bi baktım evin tozunu almaya başlamışım (ki saat 8 buçuğu geçmişti)

...hızımı alamayınca saat 10'da hâlâ daha kireçlenen muslukları temizliyordum

...daha kek yapacaktım ki, ayda bir kez bile kek yapmayan ben geçen Pazar'dan beri 2 kek, 2 tepsi kurabiye yapmışım, vazgeçtim

...evin her köşesini renk renk çiçeklerle donattım, yerim olsa daha da donatırdım

...gece saat 11 olmuş otururken, evin köşelerini öyle incelemiş olmalıyım ki "hayırdır, kafanda ne gibi planlar kuruyorsun" diyen kocaya yakalandım.

...sanırım bu aralar kelebeklere taktım

dışarıda hâlâ kar yağıyor, ben ısrarla baharı çağırıyorum...

11 Şubat 2010

Mangoshop.com (bu bır reklam değildir)

Reklam yapmak gibi olmasın ama sevdim ben Mangoshop'u.

Pazartesi günü verdim siparişimi, Çarşamba akşamı iş dönüşü kapının önünde buldum paketi!!! Eğer gümrük işlemleri uzun sürmezse 2 ile 5 gün arası gelir kargonuz diye birşeyler yazıyordu, "hadi len" demişim o anda. Çünkü burada siparişini verdiğin bir şeyi en az 1 hafta beklemek çok doğal. Bazı şirketler haftalar aylar sonra yolluyor da, unutuyorsun bile ne sipariş verdiğini.
Bu üründe diyordum ki, 2 haftaya kadar gelmezse araştırmalara, şikayet mailleri yollamaya başlarım. Çarşamba akşamı görünce kutuyu gözlerim yuvalarından fırladı resmen. Hem çok şaşırdım hem çok sevindim=)

Neyse efenim, siparişini verdiğim ürün şu kürkümsü ceket/bolero her neyse işte:

Mevsimi geçtiği için şu sıralar mağazalarda bulmam imkansız diye ısmarladım bunu. Her şey iyi hoş ama tabi bana bu hatuna yakıştığı kadar yakışmadı, yada böyle postumsu şeyler giymeye alışık olmadığım için yadırgadım biraz=(
Neyse.
Beğendim yine de.

10 Şubat 2010

kelime doğrulama


Kabul ediyorum, ben de gıcık oluyorum bu kelime doğrulama işlemine. Fakat ben blogcağızımı açtığım günden beri benim onayım olmadan yayınlanıyor yorumlar. Bugüne kadar hiç bir şekilde problem yaşamadım çok şükür. İster Anonym, ister Blogcu olsun herkes her an istediğini (tabi genelde iyi şeyler) yazdı yorumlara sağolsunlar. Dolayısıyla yorumları onaylamayı gereksiz gördüm / görüyorum.
Lakin geçenlerde bir kaç defa yorumlara SPAM illetinin bulaştığını görünce yine yorumları onaylamadan, kelime doğrulama işlemiyle denemeyi uygun gördüm.
SEVGİLİ yorum bırakan ARKADAŞLARIM, eğer SİZ de uygun görüyorsanız, bu kelime doğrulama işlemi bu şekilde kalacak.
Kelime doğrulama işlemine rağmen spamlarla karşılaşırsam, durumu tekrar gözden geçiririm.
Sevgiler!

8 Şubat 2010

gezmek gezmek gezmek... tek derdim gezmek=)

öğrendik ki,
müzelere tripod sokmak yasakmış,
neden dedim,
profesyonel çekime girermiş,
e dedim nasıl sokacağız,
özel izin almak gerekmiş,
hay dedim, amcam keşkem profesyonel çekebilsekte aldığınıza değse=P







ZeYneP

LoveS

TopKapı PaLacE

haftasonu dediğin neki, bitiveriyor:(

  • hafta içi günler yoğun geçiyor, evdeki işler haftasonu halledilmek üzere bekletiliyor

  • haftasonu geliyor, araya aksilikler girebiliyor

  • zaten tüm hafta sinir küpü gibi dolaşan zeynep kişisi, her şey üst üste gelince bir iki hatta üç kez orta şiddetli bir patlama yaşıyor

  • bazı (ani gelen) teklifleri geri çevirmenin kabahat olduğunu bir kez daha öğreniyor ve daha da sinir oluyor

  • hal böyle olunca iyi niyetleri de kötü niyet olarak algılıyor

  • üfff yine kar yağıyor yine kar yağıyor...

tüm bunların üstüne şu yukarıdaki gibi ferah, cici ve kullanışlı bir çalışma odam olsa keşke, kabuğuma çekilmek istediğim zamanlarda bana kucak açan bir oda...

(foto google'dan alıntı)

3 Şubat 2010

Okudum ve üstüne yeni bir alışkanlık edindim:)

Şurada okumaya başladığım 4 kitabın birini bitirebildim nihayet. Uzun zamandır bu kadar ara vermemiştim okumaya. Ama nedense hiç biri çekmedi beni. Belki de kafamda bir sürü başka şey olduğundan kitapların akışına bırakamadım kendimi. Sanırım buydu sebep.
Uçurtma Avcısını okudum şimdi.
Hayret ettim, çok sarsıldım, arada gözyaşı döktüm, zaman zaman insanlığa lanet ettim... Okumayan kalmamıştır diye düşünüyorum. Bu yüzden fazla yorum yapmayacağım.
Geçenlerde bir programda Ayşe Kulin'i izlediğimi yazmıştım. Siparişini verdiğim kitapları geldi. Şimdi onlardan birine başlayacağım. Elimden düşürmeden okuduğum kitaplar genelde Ayşe Kulin'inkiler oluyor.
Bundan böyle kitaplarımı her daim çantamda bulunduruyorum, yeni alışkanlığım bu oldu. Yarım saatlik öğle paydoslarında okuyorum çok iyi oluyor. Ne zamanki 10 dakika bir yerlerde beklemek zorunda kalsam çıkarıyorum hemen kitabımı. Ama bu 'caanım' kitaplarımın yıpranmaması için tez zamanda kılıf gibi birşey bulmam lazım. Malum çantanın içinde yıpranabiliyor sayfalar. Bense bir sayfasının bile kıvrılmasına dayanamıyorum. Şimdilik bir poşete koyuyorum ama kitapçıklarım daha güzel kılıflara layık=)
Güya ben sessiz kalacaktım dimi bir kaç gün? içimi dökmezsem çatlarım=)

1 Şubat 2010

Sultan Ahmet'in en şirin bekçileri...






Paylaşmak isteyip te içime attığım bir sürü konu var aslında.
Sanırım bir süre daha ben sessiz kalıp, sadece fotoğrafları konuşturacağım...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...