30 Kasım 2009

kar taneleri


bugün ilk kar taneleri düşmeye başladı buralarda...
camdan dışarı bakınca pek te iç açıcı bir hava olduğu söylenemez!
her yer gri ve soğuk :(
bu gri günlere nasıl renk katılır, bunalmış ve yorgun bünyelere neler iyi gelebilir, onları düşündüm biraz:

bol bol meyve yemeli en C vitaminlisinden! :)
bol bol sıcak bitki çayları da iyi gelebilir! en mis kokulusundan ;)
sofralarda sıcacık ev yapımı çorbalar da yerini almalı tez zamanda!
ara sıra güzel bir film izlemeli - en romantik komedisinden:)
keyifli geçen tatil fotoğrafları arşivden çıkarılmalı:)
ya da arşivlenecek fotoğrafları düzenlemeli.
Ara sıra kestane yemeli...

yaptığım tahminlere göre bu soğuk günlerde vitamin eksikliği yorgunluğu daha da bir tetikliyor.

Dikkat etmeli!!

Bu arada her kar tanesinin birbirinden farklı olduğunu biliyor muydunuz?

Bayram sonrası (bayramla alakasız) notlar

Fazla değil, sadece şu son iki aydır hayat bir çok gerçeği yüzüme çarptı...

Mesela
insan denen varlığın ne denli egoist olabileceği gerçeğini çarptı hayat yüzüme!
güzel "sanılan" her anın, her anının bir çırpıda yok edilebileceğinin mümkün olduğu gerçeğini!
hatır için çiğ tavuk yemenin bile bir çift tatlı söz söylemekten daha kolay olduğu gerçeğini!
bazılarına yaptıkları hataları, iyilikleri için olsa bile söylemenin ne kadar zor olduğu gerçeğini!
geçmişe takılı kalmanın geleceğin önünü nasıl da kapattığı gerçeğini!
egosit insanlar yanlış yollarda mutluluğu ararken, hayatlarının kalan kısmını fena halde ıskaladıkları gerçeğini!
elindekilerinin kıymetini bilmeyen insanların ne kadar da çok olduğu gerçeğini!
Büyüklerine akıl vermenin imkansız olduğu gerçeğini!
yanlış insanlara değer verirken, canın saydıklarını rahatlıkla göz ardı edilebileceği gerçeğini!
tek başına mutlulukların anlamsız olduğu gerçeğini!
okumuş cahillerin yeryüzünde en tehlikeli varlıklar olduğu gerçeğini!
büyüdüğümü,
olgunlaştığımı sanmışım,
ama aslında bugüne kadar bir bok bilmediğimi, ne kadarda yanılmış olduğumu görmüş oldum
ve
şu yeryüzünde yaşadığım sürece daha neler göreceğimi merakla beklediğimi de
eklemek isterim!

Evet Hayat, bu özetlenmiş örneklere rağmen seninle barışık olmak istiyorum.
Sana gülüp geçiyorum Hayat!
Bana çok şey öğrettin!
Beterin beteri vardır, buna da şükür demeyi öğrettin!
Teşekkür ederim sana Hayat!

27 Kasım 2009

Nice SAĞLIK dolu Bayramlara

Y
Bacası tüten bir yuvanız varsa
Evinize ekmek giriyorsa
Elini öpeceğiniz büyükleriniz varsa
Bayramlaşacak eşiniz, dostunuz, akrabanız varsa
Sağlığınız sıhhatiniz yerindeyse
Uzaklarda olsanız bile kalpleriniz birse
Bunların 1 tanesi bile mevcutsa
Bayramlar güzeldir!!!
Y

25 Kasım 2009

kıyafet kombinleme & gardrop düzenleme 3

Bundan önceki yazımla ilgili olarak şunları da ekleyip kıyafet kombinleme yazılarımı sonlandırmak istiyorum. Burada vücut tipleriyle ilgili bir kaç öneri yer almakta. Dediğim gibi, kararsız kalınan anlarda bu fikirler yardımcı olabilir.

Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki yazılanları kesinlikle kendim uydurmuyorum, şu ana kadar yazdıklarım Renk ve Stil danışmanlığı yapan hocanın bizlere dağıttığı dosyadan alıntıdır. Dilim döndüğünce, elimden geldiğince çevirisini yaparak anlatmaya çalıştım, elbette hatalar olacaktır, o kadar kusur kadı kızında da vardır =))

Buyrun vücut tipleri ve kıyafet seçimi ile ilgili (göz yanıltıcı) ip uçları:

Kısa boy

  • fazla uzun saç tercih edilmemeli
  • renk uyumu olan kombinler (mesela aşırı kontrast içermeyen alt-üst. Örneğin siyah kumaş pantolon, beyaz gömlek giymek isteniliyorsa, bunu siyah kumaş pantolona uygun renkte bir yelekle tamamlayabilirsiniz. Başka bir örnek ise uzun fakat kalın olmayan bir şal ile kombinin duruşuna uzunluk katmak gibi)
  • açık ve taze renkler tercih edilmeli
  • küçük, zarif desenli kumaşlar
  • dikey çizgili kumaşlar (takım elbiselerde)
  • dar kesimli, diz boyu etekler
  • ceketlerde kısa modelleri tercih etmeli, örneğin bolero gibi
  • orta topuklu ayakkabılar (aşırı topuklular yine dikkat çekici olur)
  • paçası kıvrımsız ve eğer mümkünse çizgisiz pantolonlar (resimin büyük hali için üzerine tık)


Uzun boy

  • Uzun ve dolgun saçlar tercih edilmeli
  • kalın kumaşlar kullanılmalı
  • yatay çizgili kıyafetler (kazak olabilir)
  • kalın kemerlerle uzunluk kamufle edilebilir
  • renklerde kontrast kullanımı da uygun olacaktır (örnek: çizme, çorap, etek aynı renkte olmasa daha iyi olur)
  • paçalı pantolon (yukarıdaki resim)
  • çizgili pantolon (yukarıdaki resim)
  • daha büyük desenler tercih edilebilir
  • büyük fular ve şallar da değerlendirilebilir

Geniş omuzlar

  • V-yakalı üstler daha ideal olacaktır
  • gözün ortaya odaklanmasını sağlayan dikkat çekici bir kolye
  • bel / kalça çevresindeki orantıyı dengelemek
  • geniş ve yüksek yakalı üstler, vatkalar tercih edilmemeli (Almanca U-Boot yaka deniyormuş bu geniş yakalara, Türkçesini bilemedim, sanırım kayık yaka deniyor)




Dar omuzlar

  • isteğe göre vatka kullanılabilir
  • yukardaki kayık yakalı t-shirt'lerden giyilebilir
  • geniş kare yakalı ve bol / balon kollu üstler uygun
  • yatay çizgili üstler de optik olarak orantı sağlayabilir

Geniş kalçalar

  • dikkati üst gövdeye çekmeli (fular, kolye, şık bir make-up, ilginç, şık yakalı üst giyim gibi)
  • dökümlü kumaşlar tercih edilmeli
  • en ideal giyim tarzı renklerin yukarıdan aşağıya doğru koyulaştığı tarzdır, kalçadan itibaren koyu renkler seçilmeli
  • uzun ceketler, blazerlar tercih edilmeli
  • dikkatin kalçalara yönelmemesi için bel çantalarından, dikkat çekiçi, desenli kemerlerden ve bu kemerlerin kalçanın en geniş kısmında kullanmaktan kaçınılmalıdır
Uzun bacaklar

  • paçalı pantolonlar (yukarıdaki resimde anlatılan)
  • Marlene-Pantolonlar (yüksek bel ve düz paça. Marlene Dietrich)
  • cepli veya büyük desenli pantolonlar da giyilebilir
  • renklerde kontrast mümkün (pantolon veya etek)
  • daha uzun üst giyim tercih edilebilir

Kısa bacaklar

  • paçasız pantolonlar
  • dar pantolonlar tercih edilebilir
  • V formunda etekler tercih edilebilir (A fomu dese anlarım da, V formlular hiç dikkatimi çekmedi yani bu V kısmını pek anlamadım ben açıkçası, demek istenilen şey lale formlu etekler olabilir emin değilim)
  • ayakkabı veya çizme etek (dolayısıyle külotlü çorap) veya pantolonla tek renk ile uyum sağlanması bacakların daha uzun görünmesini sağlayabilir (kontrast dediğim şeyin tersi)
Kalın bacaklar

  • bknz.: geniş kalçalar
  • ayrıca etek uzunluğu baldırların en kalın kısmının ya daha üstüne ya da daha altına denk gelmesi tercih edilmelidir
  • tek renkli koyu renkler
  • kaçınılması gereken kıyafetler: mini etek, tayt, açık renk ve parlak külotlu çoraplar

Ayaklar

  • iki renkli ayakkabılar ayakları olduğundan daha kısa görünmesini sağlıyormuş!
Uzun kollar

  • kalın bilezik, aksesuar veya saatler kullanılabilir
  • 7/8 kollu, yarım kollu, 3/4 kollu üst giyim tercih edilebilir veya şu yeni moda yarım kollu blazer / ceket kullanımı ideal olacaktır
  • gömleklerde yine kalın bilekli olanları kullanılabilir
  • renklerde kontrast oluşturulabilir
  • çok dar kesimli kol olmamasına dikkat edilmelidir
Kısa kollar
  • tek renkli, uzun ve dar kollu üst giyimler tercih edilmeli
  • veya tamamen kolsuz üstler de tercih edilebilir
  • bileklerde ince, zarif saatler veya aksesuarlar kullanılabilir

20 Kasım 2009

kıyafet kombinleme & gardrop düzenleme 2

Hangi vücut tipine sahipsiniz? Genişlik olarak değil, uzunluk olarak. Öyle armut tipi, elma tipinden falan bahsetmeyeceğim:) Resmin büyük hali için üzerine bir adet "tık" lütfen:)

Geçen Cuma öğrendiğim diğer şey de bu oldu. Sanırım aklımda kalan tek şey. Her ne kadar işime yarayacağını bilmesem de paylaşmakta bir zarar görmüyorum:)

Hangi vücut tipine sahip olduğunuzu anlamak için elinize bir fular ya da ölçü alıp 1 kafanızdan başlayıp koltuk altına kadar olan mesafeyi ölçüyorsunuz. O uzunluktan yola çıkarak 2 koltuk altından ölçmeye devam ediyorsunuz, aynı mesafe ağ boyuna kadar geliyorsa gövdeniz "ideal" (kime göre neye göre tabi o ayrı) boyutlarda demektir, 3 + 4 gövde ve bacakları kıyaslamak için yine aynı ölçüyü bu mesafeden itibaren ölçmeye devam edince bacaklarınızın uzun ya da kısa olup olmadığını anlayabilirsiniz.

Kollarınızın vücudunuza göre kısa ya uzun olduğunu öğrenmek için bileklerinizin ağ boyuna denk gelip gelmediğine bakabilirsiniz.

Bu ne için gerekli? Bunları bilmek önemli mi? Bence hayır...

Tabi rahatsızlık duyuyorsanız mesela:

Daha sonra uzun kol nasıl kamufle edilir, bacakları daha uzun göstermenin sırrı nedir, ya da boyunuzu nasıl daha kısa / uzun gösterebilirsiniz giydiğiniz kıyafetlerle diye püf noktaları veriliyor.

AYRICA:

Oradaki çizmeye çalıştığım kırmızı bölgeler de, yeşil oklar da, kolyelerin hangi boyutta olması gerektiğini ölçmek için var. Yani yüzünüzün uzunluğunu ölçüp (kahkülleri olanlar kahkülün bittiği yerden ölçmeye başlayabilir) aynı uzunluğu çene altından devam edip, V yaka bluzlarda kolye hangi uzunlukta olması gerek ona bakabilirsiniz, uzun kolyeler için bir ölçü daha inip onun olması gereken ideal uzunluğun yerini tespit edebilirsiniz. Eğer ihtiyaç görülüyorsa bir ölçü daha sonrası kemerin yeri tespit edilebilir.

Tabi bunlar sadece kararsız kalınan durumlarda işe yarayacak ip uçları.

Eğer fırsatım olursa kalan ip uçlarını da eklerim, kendim için de öğrendiklerimin Türkçe özetini tamamlamış olurum:)


MUTLU HAFTASONLARI


19 Kasım 2009

Laçin'lendim:)

Dün akşam itibariyle sevgili Laçin'in benim için hazırlayıp yolladığı obi kemerlerime kavuştum. Çok güzeller, görünce mutluluktan takla falan atacaktım ama başka bir yere yetişmek zorunda kaldığımız için fırsat bulamadım:)
Bakalım ne zaman, hangi şekilde kullanıcam. Bu aşağıdaki fotoğraf Laçin'ne ait, beğendiğim obi kemerli kombinlerinden bir tanesi.

Bunlar da benim siparişini verdiğim kemerler, gecenin 11'inde ancak bu kadar oldu fotoğraflar. Biri siyah deri, diğeri ise taba rengi süet.

Bu kafamdaki gül de Laçin'in hediyesi. Tekrar çok teşekkür ederim!! Üzerimdeki hırkayla uyum içinde olunca hemen taktım kafama, dün akşam gideceğimiz yere böyle gittim. Görenler pek beğendi, gururla el yapımı olduğunu, benim için Türkiye'den geldiğini söyledim!!! :)

ELLERİNE EMEĞİNE SAĞLIK LAÇİN!!!!

Perdeci arıyorum

Perde arıyorum, perdeci arıyorum ama nasıl birşey istediğimi bilmiyorum. Bunları da araştırırken gördüm, hoşuma gitti, belki fikir olur diye buraya ekliyorum. Ama istediğim bunlardan değil. Şu anki perdelerim istediğim gibi değiller, alırken de aceleye gelmişti, beğenmeden almıştım ama seçme şansım da yoktu malesef.

Bir perdeden beklentilerim:

  • sade ama şık
  • modern
  • ekonomik (en önemli unsur bu, şu memlekette var mı böyle bir şey merak ediyorum)
  • evin içini karartmayacak ama akşamları da içeriyi ayna gibi göstermeyecek (işte en zorlandığım konu bu, çelişkili bir durum)
  • söküp, takması, yıkaması zahmetsiz

Acaba fonlara bu aşağıdakilerden (halının rengine uygun) pencerelerin olduğu kısımlara da şu ipli perdeler var ya hani onlardan mı diktirsem? Sabaha benim fikrim değişir ya neyse.



"En"lerin mimi...

Mimlenince kendimi birden baskı altında hissediyorum, sevmiyorum mimleri sanki diyorum ama itiraf etmeliyim ki, mimleri büyük bir keyifle cevaplıyorum:) yani gizliden gizliye seviyorum ben bu mimleri.
Sevgili GeCe'ye teşekkürler!
En son hangi ülke gündemiyle canını çok sıktın?
Ülke gündemi diyecek olursak İsviçre'deki MİNARE İNİSİYATİFİ ile ilgili olan seçimler, bu inisiyatif isviçrede yeni minare yapımına ülke geneli olarak ya hepten yasak konulacak, ya da ortam ve şartlara uygun olduğu sürece yine ülke geneli olarak izin verilecek. Merakla 29 Kasım'ı bekliyoruz. Dünya gündemi denince tabiki domuz gribi. öff artık yeter dedirtti.
En son hangi şarkıdan nefret ettin?
Zor soru, ama sanırım şu her yerde çalan kolbastı müziği mi, şarkısı mı desem...
En son hangi fast food ürününden tiksindin?
Seon'da yediğimiz döner kebap, neyse detaya girmeyelim...
En son hangi sakatatı yedin?
Tavuk
En son hangi yerli şarkıyı beğendin?
Babutsa'nın kıpır kıpır "yanayım" şarkısı evlere şenlik, çok beğendim valla.
En son hangi yabancı sözlü şarkıyı beğendin?
Hmm, korkarım Lady Gaga'nın "Paparazzi" şarkısını beğendim, kendisini her ne kadar beğenmesemde.
En son hangi yerli filmi beğendin?
Nefes: Vatan sağolsun / ve dün yine gördüm eklemeden edemeyeceğim Devrim arabaları'nı da çok beğendim.
En son hangi yabancı filmi beğendin?
En son? hangi yabancı filme gittim ki ben? Buz devri dışında? Blogumdan kopya çekerek bir farklılık olsun diyerek "Iron Man" i beğendiğimi söyleyebilirim.
En son hangi kitabı okudun?
Osman Aysu'nun "Miras" adlı kitabı, keşke daha çok beğendiğim başka bir kitabı okumuş olsaydım.
En son hangi bilgisayar oyununu oynadın?
Bilgisayar? Oyun? aman aman benden uzak dursun, sevmem ben öyle şeyleri...
En son hangi mizah dergisini okudun?
Mizah dergisi okumuyorum ki ben? Hatta son zamanlarda dergi bile okumuyorum :(
En son neyden korktun?
Aklımı yitirmekten, gerçekten! Unutkanlık üst düzeyde şu aralar!
En son kime veya neye küfrettin?
Heralde ya patronuma ya da iş yerindeki gubidik insanlara küfretmişimdir. Gerçi ben pek küfretmem ama. En fazla "geri zekâlı" demişimdir heralde. Ayrıca bu kelimenin telaffuzu için özellikle çalışıyorum. Şu yumuşak â'lar yok mu? vallahi söylemesi çok zor, günde 10 kere "bekâr" demişliğim vardır, neyse bu ayrı bir konu.
En son neyden kaçtın (opsiyonel: koşarak ta olabilir)
Sevdiğim 2 insandan kaçtım, beni üzdükleri için... :(
En sevdiğin 5 film?
Alyazmalım başta olmak üzere bilumum eski yeşilçam klasikleri... Pursuit of Happiness, North & South, Finding Neverland... ya çok fazla ya, liste uzar da uzar, bunların arasında vardır kesin bir kaç tane daha.
En sevdiğin 5 şarkı?
Gloria Estefan'ın "hoy" adlı eseri beni alır alır başka diyarlara götürür. Kevin Lyttle'in "Turn me on" aradan yıllar geçmesine rağmen severim. Tarkan'ın "Asla"sı, Rafet'in "Seni Seviyorum" Sezen'den de sevdiğim bir sürü şarkı var (Sen ağlama, Firuze, Git, Sarı odalar...) biter mi ya, nerdeyse hepsini seviyorum.
öğleden sonra düşülen not:
Bir de "I don't wanna know" vardı ama Mario Winans'ın yorumuyla! Bütün gün bunu düşündüm ya, şimdi aklıma geldi.
En sevdiğin 5 yemek?
Mantı, içli köfte, mercimek köftesi, çiğ köfte (ne çok köfte çeşiti seviyormuşum, normal köfteyi de hiç sevmem) vee patatesin her türlüsünü (ezmesi, salatası, cipsi, kızarmışı) ve sebzeler.
En sevdiğin 5 isim?
Zeynep :) Begüm, Batuhan, Sevde, Kubilay
En sevdiğin 5 oyun?
Ben oyun oynamayı pek sevmiyorum ama arada "sessiz sinema" oynuyorduk çok komik oluyordu ya, tabu buna alternatif olabilir... başka yok, hep yenildiğim için sevmiyorum oyunları:)
En büyük korkun nedir?
Tabiki sevdiğim insanların başına kötü birşey gelmesi.
En nefret ettiğin 5 klişe nedir?
Ne gibi klişe pek anlayamadım ama mesela hayatın içinden diyecek olursak: 1 - kızların cümbür cemaat tuvalate gitmelerine, 2 - bir yere giderken yine bayanların birbirlerine sorduğu "sen ne giyeceksin" sorularına, 3 - erkeklerin maç izlerken küfretmesine, çabuk gaza gelmesine, 4 - evlendikten kısa bir süre sonra çocuk yapmalı mantığına, 5 - ehliyeti yeni almış ergenlerin arabalarında (bu genelde babalarının arabası olur bir de utanmadan hava atarlar) son ses müzik dinlemelerine (ha ben yapmadım mı? ben de yaptım malesef:)) uyuz oluyorum.
Bu mim gerçekten çok uzunmuş ya, bol vakti olan, mim cevaplamayı seven, uzun zamandır blog yazmıyorum, bahanem olsun yazmak için diyen herkes cevaplasın. Ama gerçekten cevaplasın, cevaplayanları da görmek istiyorum:)
SEVGİLER

18 Kasım 2009

kıyafet kombinleme & gardrop düzenleme 1

Öncelikle şunu belirteyim. Ben ne bir stilist, ne de bir modacıyım. Herkesin kendine yakışanı giymesi gerektiğini savunanlardanım. Buraya sadece katıldığım workshop'tan öğrendiklerimi, görüşlerimi paylaşmak istedim bu kadar:)
Sırf değişiklik olsun diye, aynı zamanda merakıma da yenik düşerek kıyafet kombinleme & gardrop düzenleme ile ilgili bir workshop'a katılacağımdan bahsetmiştim. Workshop'un tanıtımında en vurucu cümle şuydu "gardrop'unuz dolu fakat hâlâ giyecek birşeyiniz mi yok?" gibicesinden birşeyler yazıyordu. Siz olsanız merak etmez miydiniz Allah aşkına?:)
Dedim aha tam bana göre, çünkü bazen sabahları otururup elbise dolabın karşısına ne giysem diye bön bön bakarım dakikalarca. Bu durumdan kurtulmak için belki işe yarar diye geçen Cuma gittim.
Yağlı boya workshop'u çok daha eğlenceli geçmişti benim için. Bu kıyafet kombinleme ile ilgili olan tam bir hayal kırıklığıydı. Bende ayrıca merak uyandıran gardrop düzenleme kısmıydı ama o konuya fazla girmedik.
Gardrop düzenleme dediği de şuymuş:
Gardrop'ta bulunması gereken ana renkler, giysilermiş. Yani modası geçmeyecek olan renkler her daim gardrop'ta bulundurulup, icabında trendlere göre ufak tefek aksesuarla kombinleri tamamlamak. Bu yüzden bu ana kıyafetler daha uzun süre kullanılabilmesi açısından, kalitesine önem verilebilirmişşş. Anladınız siz onu:)
Neymiş bu "klasik" renkler bir göz atalım:
Siyah, Antrasit, Lacivert (koyu mavi), koyu kahve
Bunlar gardrop oluşumunun en başında yer alması gereken temel renklermiş. Bunlar mesela palto, ceket, pantolon, etek, ayakkabı veya çantalar olabilirmiş. Bu eşyalar bu renklerde olduğu sürece giyim kuşam konusuna sağlam adımlarla başlamış oluyoruz.
Diyelim bu sene mor moda, illaki mor çizme ve çanta istiyorsunuz veya palto. Eğer fiyatı uçuksa tekrar düşünmeli. Mesela SİYAH olsa, HER ZAMAN, HER ŞEYLE kullanırsın, çok beğendiğin bir modelse, rahat ve pratikse, modası geçmeyeceği için kalitesine önem vermek mümkün.
Ama bunlar zaten bildiğimiz şeyler değil mi? Birşey alırken demez miyiz "ah bu her şeyle uyar, bunu alabilirim" ki bu % 99 siyah olur ya da "çok güzel ama her şeyle kullanamam ki bunu" demiyor muyuz? Evet diyoruz. Bu yüzden yeni bir şey öğrendiğimi söyleyemem.
Trend olan şeyleri daha çok aksesuarlarla tamamlamak mümkün. Şu an aklıma gelen örnekler:
Fular, Şal, Kolye, Yelek, Bileklik, Kemer, Çorap
Gidilecek ortama göre bu aksesuarların da şekilleri, desenleri, büyüklükleri değişiklik gösterebilir.
Şimdilik aktarabildiklerim bu kadar:)

13 Kasım 2009

Hayal kurmak güzel şey

Cuma günlerini seviyorum. Ardından Cumartesi ve Pazar gelir. Bu Pazar telefonlarımı, kapılarımı dış dünyaya kapatıp evim evim güzel evimde kafama göre takılmayı umuyorum... bir haftadır evimi ev gibi kullanamadım bile. Özledik birbirimizi!

Yine hayal kurasım geldi...

bu pembiş renkler ne güzel böyle, koltuğun şekli desen ayrı güzel, durduğum yerde çıldırmama sebep oldu:) böyle bir koltuğum olsun yatağa bile ihtiyaç duymam ben;)


Bu banyo da bonusu olsun:)


Google bey'e "modern dekorasyon" gibi birşeyler mırıldanınca bunları gözüme gözüme soktu sağolsun:)


12 Kasım 2009

ben ve kalabalık - hac yolcuları


Nerelerdeyim? yerde miyim? gökte miyim? Ben bile bilemiyorum. Zeynep kış uykusuna mı yattı deseler "ah nerde o günler" diyeceğim neredeyse. Acayip yoğunum yine. Hani bir şeylerle uğraşsam en azından elde ettiklerim gözle görülür ama nerdeee.

Kayınvaldemler bu Cuma hayırlısıyla hacca gidecekler. Bu yüzden her akşam yanlarındayız. Her gidişimizde müthiş bir kalabalıkla karşılaşıyoruz. Allah gelenden gidenden razı olsun ama kalabalığı sevmeyen bir olarak, çok sıkıcı oluyor benim için. Sevmiyorum ben bir evin içinde en az 20 kişinin olmasını. Hele iş sonrası kafa hiç götürmüyor. Ne geçilecek yer olur, ne oturulacak bir köşe. Öyle yayıla yayıla oturmaya meraklı olduğumdan değil elbet. Böyle evler dar, her yer sıkış pıkış olunca bunalıyorum.

Bir de en sinir olduğum şey bizim milletin bir şeyi abartması, mevlüt okutuldu Türkiyede hadi neyse, e isviçre'de mevlüt okutmadım diye her gelen giden ziyafet edasıyla ağırlanmaz ki. Sonuçta herkes helallik almaya geliyor, karnını doyurmaya değil. Gelen kişi de bir fincan çayla yetinmez, ben daha da kudururum o zaman. Bizde de adettendir zaten üstü kapatılmayıncaya kadar otomatiğe bağlanmış gibi çay getirilir. Yok çay daveti olsa neyse, o bambaşka birşey. Bu alt tarafı hellaleşmeye gelme. Hani ne bir ziyafet verilecek, ne de ziyaretin uzatılacak bir tarafı var. Ya da ben olayları yanlış algılıyorum. Bilemiyorum.

Çocukluğumda olsa, kalabalıklarda giderdim evin en kuytu köşesine otururdum tek başıma. Küçükken bunu çok yapardım. Henüz "çay getirip götürme gibi bir sorumluluğu olan genç kız" değilken. İşte o zamanlar ev kalabalık olunca, boş bir oda bulur gider otururdum, karanlık olması daha da hoşuma giderdi. O sessizlik kısa bir süreliğine huzur verirdi bana. Bir an bile olsa o uğultunun uzağında olmak beni rahatlatırdı. Özellikle bir bebeğin gürültüden uzak, mışıl mışıl uyuduğu odalarda oturup beklemeyi daha da çok severdim...

O değil de şu yabancı memlekette millet olarak ne kalabalağız yahu. Türkiye'de olsam bu kadar insan tanımazdım heralde. Tabiki de güzel birşey kalabalık çevreye sahip olmak, iyi gün var kötü gün var sonuçta. Benim tek sevmediğim kendi isteğimin dışındaki kalabalıklarda bulunmak. Yoksa çok severim ben bayramı, seyranı falan :)


Allah herkese hac görevini yerine getirmeyi nasip etsin!
Bu yılın hac yolcuları da selametle gider gelirler, inşallah!

Şimdiden mübarek olsun!

9 Kasım 2009

Neler oldu neler bitti


Zeynep kişisi


  • 30 Ekim 2009 da çeyrek asırlık oldu

  • Uzun zamandır hayalini kurduğu bir doğum günü akşamı yaşadı

  • Hayatında ilk defa yağlı boya çalışması yaptı

  • Asya yemeklerinle yakından tanıştı (Japonya, Çin, Endonesya, Hindistan, Tayland)

  • En çok Thai ve Hint yemeklerini beğendi

  • Nefes: Vatan sağolsun filmini izledi

  • Yüksek Sadakat'ın canlı performansına hayran kaldı

  • Az kitap okudu

  • Hac yolcularının mevlütlerine katıldı, helalleşmeye gitti

  • MS hastası (eski) iş arkadaşının artık yürüyemediğini öğrendi, üzüldü

  • Gittiği iş görüşmesinden red cevabı aldı, önce üzüldü sonra sevindi, rahatladı

  • İsviçre'deki hemşerilerinin düzenlediği "Yadeller eğlencesi"ne katıldı

  • Arkadaşının önerisiyle, sağlığım yerindeyken gezebildiğim kadar gezmeliyim, dedi

  • Kızlarla 2 haftada bir Cuma akşamları toplanmaktan büyük keyif aldığını anladı

  • Sevgilisinin futbol dolayısıyla yine bir sakatlık geçirmesine canı sıkıldı

  • Son zamanlardaki unutkanlıklarından korkmaya başladı

  • Karlı dağlara çıkıp temiz hava alma hayalleri kurdu

Kısacası Zeynep bu aralar bi üzüldü, bi sevindi, bi üzüldü, bi sevindi. Ne zaman bir kötü haber aldıysa, ardından güzel haberler geldi. Şükretti. Kötü haberlerin ardından güzel haber gelmese bu hayat nasıl çekilirdi?


Zeynep son zamanlarda çok düşündü, az konuştu. Etrafındakileri düşündü. Kiminin derdi geçim sıkıntısı, her şeyi olanın tek derdi manevi boşluk, doyumsuzluk, kiminin derdi sadece sevdiklerinle beraber olabilmek, bazılarınınki ise çaresi olmayan hastalık...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...