Gelelim Istanbulda geçirdigimiz 2. güne. Öyle planli projeli olmadi bizim gezimiz. Rüzgar bizi hangi yöne götürdüyse o tarafa gittik. Görmeden olmazsa olmazlarimiz vardi ve onlari bir an önce görmek istiyorduk. Kapali çarsi, Misir çarsisi, Istiklal caddesi, Taksim, Kiz kulesi, Dolmabahçe sarayi, Pierre Loti, Bogaz turu, Büyük ada, camiler, türbeler... (bitmez)
Güvercinleri... (Beyazit meydani)
Kapali çarsi pazar günleri kapali oluyormus. Bu yüzden Pazartesi gittik oraya, daha sonra Misir çarsisini dolastik. Bu çarsilarda saatlerini harcayabilirsin, o kadar çok sey varki, herseyi incelemeye kalksam isin içinden çikamazdim. Öyle alisveris yapma amaçli dolasmadim zaten, alisverislerimi baska bir zamana sakliyorum;-) Yanimda fazla esya bulundurmak istemedim gezerken. Baska bir gün ise annem ve babam'in istedikleri sekilde Kur'an-i Kerim bulabilmek için Sahaflar çarsisina gittik.
Kapali çarsi misir çarsisi derken Beyazit'ta oyalandik biraz.
Beyazit camii'nin bir özelligi de mermer döseli sadirvani olsa gerek.
Daha sonra söyledigim gibi, rüzgar ne tarafa estiyse biz de o tarafa gittik. Dedik hadi Topkapi sarayini gördük sirada Dolmabahçe sarayi var. Dolmabahçe sarayinin tam önünde durduk baktik bir gariplik var, hemen yanimiza bir görevli geldi ve kapali kardesim, kapali. Pazartesi ve Persembe günleri saray kapali oluyor dedi (temizlik nedeniyle). Biz de boynumuzu büktük ve ne yapsak acep dedik, e gelmisken bari Saatli Kule Cafe'de soluklanalim biraz... Muhtesem manzara ve bir yudum Türk kahvesinin tadina doyum olur mu Allah askina..?
Buraya kadar gelmisken, isviçreye görev yapmaya gelen çok sevgili dostlarimizin daha önce nerede hocalik görevi yaptiklarini görelim dedik. Bize uzun uzun anlatmislardi, buraya giderseniz sundan yiyin, oraya giderseniz suraya ugrayin, diye. Bende tek tek not almistim.
Ve o yer Visnezade Camii'ydi:o)
Bu camii Dolmabahçe sarayı'nın arka sırtlarında bulunan camii; kazasker vişnezade mehmet izzet efendi tarafından h.1075/m.1664 senesinde yaptırılmıştır. Yapıldığı dönemden bu yana çeşitli tarihlerde tamir gören ve orijinal yapısını kısmen kaybeden camii kargir olup minber, müezzin mahfeli, çatısı ve son cemaat yeri ahşaptır. Avlusunda birkaç mezar da bulunan camiin hemen altından Dolmabahçe Sarayı'na doğru inen yokuşta da Ahmet Turani baba isminde bir velinin türbesi ve hemen yanında da bizans döneminden kalma bir ayazma mevcuttur. Sağında bulunan minaresi de taştandır ve tek şerefelidir. Camii 1995 kışında geçirdigi elektrik kontağından çıkan yangında dört duvar kalmak suretiyle yanmış ancak büyük şans eseri ve halkla camii vazifelilerinin üstün gayreti neticesinde camiide bulunan kıymetli yazılar ve top rakkaslı fransız boy saati yanmaktan kurtarılmıştır. 1997 senesinde restorasyonu tamamlanan camii ibadete açılmıştır. (eksi sözlük)
Ve gelelim Kiz Kulesine...
Yillaaar yillar önce, yani ben anneme babama çok soru sorarken, mutfak duvarinda asili, bakirdan yapilmis bir süs vardi, çanak seklinde ve üzerinde Kiz Kulesi vardi. Nereden geldigini sormak aklima gelmemisti ama denizin ortasindaki bu kulenin ne oldugunu, neresi oldugunu illaki ögrenmek istiyordum. Annem orasi "Kiz kulesi" dediginde, ardi ardina sorular dizmisimdir heralde. Orada kizlar mi varmis? Sadece kizlar mi gidiyor? Niye kiz kulesi orasi derken su zamana geldik ve gördüm. Cok mutluyum cok :o)
Kiz Kulesinden tarihi yarimadaya bakis...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder