![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgg_N5s0uSfwcrRZY8XietiIy8F6M2W2S6umDTfXrSVT-zgQPQ4tSk25MLM5szkOd-_VoqV7nZPaS76uOZIe8soG64mdZc7-xNlrzwnKAnYEpTXK3_hy_wRoOW8YyJI0hzckPher-wRIVA/s200/hurrem+sultan.jpg)
Topkapi sarayini o kadar gezmisim görmüsüm, sevmisim, büyülenmisim ama yetmedi. Oranin atmosferini daha farkli yasamak istedim. Gezerken hep cariyeleri, Pasalari her birseyi gözümde canlandirmaya çalistim da, tam olmadi. Bende o zamani anlatan bir kitap aradim. Bunu tavsiye ettiler. Bakalim bu "Cehennem kedisi ve kanarya" diye baslayan hikaye beni nerelere götürecek. Kendimi söööyle bir kaptirasim var, sürüklene sürüklene o zamana gidesim var. Tutmayin beni gidiyorum.
Okuduktan sonraki yorumum (07.10.2008):
Sevgili Colin Falconer'in hayal dünyasi gerçektende çok genismis. Adam zaten kitabin ilk yapragina yazmis "Bu hikayede geçen olaylar ve kisiler hayal ürünüdür" diye ve kendini güvence altina almis:-) Ama kardesim bu kadar entrikayi kaldirmiyor benim yüregim, nedendir bilmem, okudukça Yaprak Dökümü'nün gelini Ferhunde geldi aklima:-) Hani kitabi okumadan önce yazmisim ya "kendimi söööyle bir kaptirasim var" diye, öyle bir kaptirmisim ki, artik rüyalarimda bile kendimi Hürrem Sultan olarak görmeye basladim resmen - kendimden ürktüm vallahi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder