30 Mayıs 2012

ortaya karışık değil resmen karman çorman, kafam gibi

öncelikle koyduğum yiyecek fotoğrafları için affınıza sığınıyorum! Hiç tarzım değildir yediğimi içtiğimi paylaşmak ama renkler ve desenler o kadar hoşuma gitmiş olmalı ki fotoğraflarını çekmişim.

İnstagram çılgınlığına da bulaşmadım henüz, bu yüzden cep telefonundan kaydedilen fotoğraflar instagram'la çekilenlere göre biraz sönük kaldı. Olsun.

Son bir ay içinde 2 geceliğine istanbul'a gittik. Hiç birşey anlamadım, anladıklarımın bir kısmını da aşağıda.

Ayrıca ani bir kararla çekilmesi gereken 20-lik dişleri erken tarihe alıp çektiriverdim hazir İstanbula gitmişken.
Aslında buna çekmek denmez, sökmek denir daha çok, çünkü henüz çıkmamışlardı =) neyse kurtuldum.

Anlatılacak, paylaşılacak çoook şey var ama zaman yok demiyim de, gücüm yok nedense paylaşmaya.
Sevgili blogum, seni ihmal ettiğim için beni affet =)

sevdiklerimden biri, sevdiğim birinden hediye ;)

burada tatlı olan cheescake değildir efendim, tamamen sunum şekli, gerçekten!! ;)

Severim, off hem de nasıl severim, pek severim!!!!!!!

Kendini kaplumbiş sanan ekmekcik, yemeye kıyamayacaktım neredeyse öyle şirin ekmek - Zürih havaalanı

Ben ne erik severim ne de çilek ama renkler öyle canlı, öyle uyumluydu ki.
Onun yerine kiraza bayılırım lakin tadı yok henüz.
     


  İstanbul'a 5 - 7 Mayıs arası gittik, hava yönünden pek şanslıydık, mükemmeldi.

Zürih Havalimanından Lindt & Sprüngli Schoggileri (şoggi) =D

Metro yolculuklarında sevdiğim görüntülerden biri

Kısa kısa şimdilik bu kadar! ;)

Orkidecan'ım büyüdü serpildi, ellerinizden öper ;)


3 Mayıs 2012

Bahar temizliği - ruh temizliği

Her Allah'ın günü bloguma giriyor ve iki kelam birşey yazayım deyip deyip vazgeçiyorum. İçimden gelmiyor nedense. Paylaşsam ne güzel olur dediğim şeyler var ama içimden hiç birşey gelmiyor. Yorgun başladım yeni yıla, yılı yarıladık neredeyse ama ben hala aynı yerdeyim. Her yeni yıl bir öncekinden daha çok yoruyor beni. Yaşlılık mı demeli buna ne demeli bilemedim ki? Belki biraz daha vurdum duymaz takılmak gerek, üzerimizdeki yüklerin hafiflemesi için ama o da benim yapımda yok.

Eşim Mayıs ayından itibaren her şeyin çok çok daha güzel olacağına inanıyor. İnşallah öyle olur.

Bu mıymıntı halim tez vakitte geçer de tekrar renklendiririm blogumu inşallah. En çok kendim için istiyorum bunu, çünkü motivasyon kaynağım burası benim ve dönüp dönüp baktıkça: hayret bunları ben mi yazmışım deyip, en azından zamanımı boşa tüketmemiş olmama seviniyorum.

Kışın, ne yapmak istedimse hiç birini yapamadım. Bahar yenice belli etti kendini, sevdirmeye başladı, baharla beraber ruhumu da temizlemek adına, yeni bir kitaba başladım. Bir sürü kitap vardı elimde, nasıl becerdiysem, hepsi de kısa kısa hikayelerden oluşup, belli bir yerden sonra beni sıkmaya başlıyorlardı. Hepsi yarım kaldı.
Ben de en sonunda bu iki Allah dostlarını yakından tanımak için ve sıkılan ruhuma iyi geleceğini düşünerek ilk kitabı yani "Tebrizli Şems"in biyografik romanını okumaya başladım. Öyle de oldu, çok iyi geldi, toparlıyorum ruhumu yavaş yavaş!




Ha bir de her gün bu güzelliklerin bir yenisinin açtığını izlemek bu aralar en büyük mutluluğum.

Her tomurcuğunda yeni bir hayat var sanki. Ve benim orkidelere olan aşkımı bilen bilir. Çiçeklerim evde açmayınca iş yerine getirdim ve getirdikten sonra çıldırdılar resmen, pencereler çok büyük olduğundan 3 orkidem birden çiçek açmaya başladı. Ben de sevinçten deli gibi oldum tabi =) Her an gözümün önündeler, doyamıyorum bakmalara =)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...