19 Ekim 2008

Döndük biz Dostlar! Hola!

Geçen Cumartesi sag salim döndük ve tatil anilarimiza bir yenisini daha ekledik. Iki gündür fotograflari ayikliyorum, hangilerini koysam, diye. Bir kaç tanesinde karar kilmak zorunda kaldim. Gönül isterdi ki hepsini koyayim sayfaya ama 400 e yakin fotograf da az degil hani:-)

Gezimizle ilgili anilara öncelikle cografya ile basliyim:-) Asagida görüldügü üzere Kanarya adalari Ispanya'ya ait olmasina ragmen taaa Fas'in oralarda. Ortalarda yuvarlak olan ada bizim gittigimiz ada.


Adaya daha da yaklasirsak Havalimani'nin Las Palmas'ta olmadigini da görürsünüz. Niye her yerde Havalimani'nin Las Palmas'ta oldugu yaziyor onu da anlamis degilim. Biz adanin en uç kisminda, güneyindeydik, Maspalomas yazan yerde.


Biraz daha yaklasalim bakalim Maspalomas'a. Biz önerildigi gibi bu uç kismin solunda, yani "Meloneras" yazan yere gittik. Neden o tarafa gittik: Gün batimi daha güzel görünüyormus o taraftan;-) Ayni zamanda otelin bulundugu bölge, sessiz sakin bir yermis, onu da görmüs olduk. Eglence mekanlari az ötedeydi, Playa del Ingles'de mesela. O görülen sari kisim da Maspalomas'in meshur kumullari El Oasis yazan yer.

Bu da otelimizin giris bölümü. Dogrusunu söylemek gerekirse çok ihtisamliydi. Geceleri de görüldügü gibi böyle isiklandirmali filan çok hos görünüyordu. Bu kocaman otel girisi (evet dogru bildiniz) kiliseyi animsatiyor. Otelin mimarisiyle ilgili ögrendiklerimi söyle özetliyim: Bu oteli yaptiran bey, Gran Canaria'nin Agüimes köyündenmis ve köyündeki kilisenin aynisini otel girisi olarak yaptirmis, orjinali burda. Otel'e ait diger yapilar için ise, köydeki evlerden esinlenmis. Bu yüzden otelimiz daha çok bir tatil köyü sayilirdi.
Otelin terasindan okyanusa bakis. Otel denize sifir degildi onu da ekliyim hemen.

Otelle denizin arasinda iste bu kordon vardi. Bunu düsünen süper düsünmüs vallahi. Aksam yemeklerinden sonra kordon boyu yürüyüs yap, fistik gibi.
Burada da otel "evlerinden" bir kaçini görebilirsiniz. (Bu Cuma aksamki gün batimiydi, orada görebildigim en güzel gün batimiydi da diyebilirim)
Burasi ise, kordon boyu kuzeye dogru yürüyünce karsimiza cikan deniz manzarali alisveris merkezi.

Sali günü (14 Ekim 08) FTI'nin düzenlemis oldugu bir tura katildik. O kadar cok tur vardi ki, gönül hepsine gitmek istedi, fakat hem zaman darligindan, hem fiyatlardan dolayi sadece 1 tura katilmakta karar kildik. En azindan Gran Canaria'nin dogasi ve manzarasinin güzel oldugu yerleri görelim dedik. Katildigimiz turda otobüsle gezdik. Rehberimiz süperdi, bir çok sey hakkinda bilgilendirdi bizi. Aklimda kalanlar ise 10 da 1'i falandir heralde, cok konustu cokkk!:-)
Ilk duragimiz Gran Canaria'nin üçüncü büyük sehri Arucas'ti. Öncelikle 20. yüzyil da yapilan (bazi nedenlerden dolayi ancak 81 yilda tamamlanmis) bu büyük katedrali gezdik. Bildigimiz kilise iste. Içinde her kilisede oldugu gibi heykeller çiçekler filan.
Arucas'in en hosuma giden kismi ise, sokaklari ve rengarenk evleri oldu. Arucas sehrinin en büyük gelir kaynagi ise "Arehucas" Rom yani içki fabrikasi. Orayi da gezdik, gördügümüz sadece igrenc kokulu içki fiçilarinin bulundugu depo'ydu. Baska da birsey degil yani.




Daha sonra yine Arucas'ta bulunan Jardin de la Marquesa isimli botanik bahçeyi dolastik. Bin bir çesit bitki vardi. Tabi Gran Canaria'nin gelir kaynaklarindan sayilan muz agaçlari da yok degildi hani.

Bir sürü kaktüs, bu gördügünüz tam bir sirik kaktüs tü, boyu 3 veya 4 metre falandi heralde.

Su Mickey Mouse kulakli kaktüslerden adanin her yerinde vardi, hatta metre karelerce...
Bu da agaç görünümü alan kaktüslerden bir tanesi. Süpermarketlerde bile böyle kutularin içinde kaktüscükler satiliyordu. Burada da var nasilsa diye almadim.

Bahçede tavus kuslari da vardi, hem de bir sürü. Ve bitane de çilli horoz görmüstük, onun resmini niye çekmemisim ki...

Bu agaç gibi görünen bitkinin ismi (türkçesini bilmedigimden tabir-i caizse) Ejder agaci. Bunun hikayesi ise söyle: Bu bitkinin (agaç degil cünkü kesildigi vakit agaclardaki gibi yillari belirten halkalari yokmus) yapraklari ince uzun ve döküldügünde yapragin uç kismi kirmizi renge dönüsüyormus. Mitoloji'ye göre zamanida ölen ejderhalarin ruhlari bu agaçlarda toplanmis ve o kirmizilik ise onlarin kanini temsil ediyormus. Bu yapraklardan cikan kirmizi renk ile öncedeleri boya elde ediliyormus. Bitkinin kaç yasinda oldugu ise, her yil yeni çikan bir dal ile hesap ediliyormus. Bu bitki sanirsam 300 veya 400 yasinda.

Ve gelelim benim en çok begendigim, ahsap balkonlariyla bana Türkiyedeymisim hissi veren evleriyle ünlü Teror sehrine. Teror isminin ise suyla ilgili birsey oldugunu animsiyorum sadece. Burada evlerin, yani yollarin altindan geçen su kanallari varmis ve genelde kapali veya yagmurlu oluyormus. Fakat Teror bize en güzel yüzünü gösterdi o gün. Turumuza daha sonra daglara tepelere çikarak, arada molalar vererek devam ettik, kalan fotograflari da en kisa zamanda koyucam sayfaya. Söylemeden geçemeyecegim noktalardan biri ise, Gran Canaria'ya gidip Kuzeyini gezmeden dönmeyin. Cünkü Güney ve Güney dogu kisminda hiç bir sey yok, kup kuru, tas yigini. Asil güzellikler Kuzeyden itibaren baslayip adanin göbegine dogru ilerliyor.









Ve son olarak Cuma günü (17 Ekim 08) gitmek istiyorum diye tutturdugum, kücük Venedik olarak adlandirilan yere, yani Puerto de Mogan'a gittik. Giderken arabayla 15 dakika anca sürecek olan yere, otobüsle iki saatte anca varabildik. Yollar dag yolu, slalom seklinde. Bunalti gelmisti vallahi ve otobüste geçen zamana acimistim. Taksiyle gitmesine gidilirdi de gidis gelis 60 EUR insaf yani. Otobüsle güzel güzel 10 Euro'ya gittik geldik. Ha görülmeye deger bir yer mi, bence evet. Sipsirin bir limani var, Venedig'i görmedigim için Miniatür Venedik denilebilir mi bilemiyorum. Ama bence Venedikten cok Bodrum gibi yahu.
Uzaktan Puerto de Mogan
Biraz daha uzaktan Puerto de Mogan

Maspalomas'in meshur fener kulesi de bu iste Faro de Maspalomas. Ben pek bir özellik bulamadim bu kulede ama en yakindan görme firsati buldugum ilk fener kulesi galiba.
Ve ve veee... Kisa Puerto de Mogan gezimizden sonra solugu Maspalomas'in mini çölünde, Dunas de Maspalomas'ta aldik. Vallahi kendimiz kasindik. Bu mini dedigim, bir ucundan digeri görünsede, bu kumullar git git bitmiyor kardesim. Ani karar verdigimiz icin zavalli spor ayakkabilarimizla geçtik kumullardan. Birimiz Leyla digerimiz Mecnun olduk:-) valla pek caktirmamaya calistim ama ben öldüm bittim geberdim neredeyse. Ayakkabinin icine ha bire kum doluyor, ayakkabiyi cikarsan ayaklarin yaniyor... kendi kendimize eziyet ettik ama çooook eglendik. Yani her zaman nerde çöl göreceksin ki? Ama bu kumullardan gectikten sonra Allah Sahara çölüne düsürmesin kimseyi dedik:-)



2 yorum:

L@L dedi ki...

Hoşgeldin Zeynepcim :) Önce fotoğrafları inceledim hayranlıkla. şimdi sıra geldi yazıları okumaya.

Çok sevgiler!

Unknown dedi ki...

of ya of ya yine şahane bi yerdeymişsiniz fotoğraflaraysa bayıldım!!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...