31 Aralık 2010

2011


Yeni yılda herkese en başta sağlık dilerim,
sağlık olduktan sonra gerisi gelir zaten...
diyeceğim bu kadar

MuTLu YıLLaR!


24 Aralık 2010

Alice Harikalar Diyarında


Öncelikle Johhny Depp oynadığı için, sonra 3 boyutlu diye ve ayrıca çocukluk anılarıma dönmüş olurum biraz diye izlemeyi çok istemiştim bu filmi. En çok da 3 boyutlu olduğu için özellikle sinemada izlemeyi çok istemiştim ama olmadı. Filmi kaçırdım malesef. Sonra izlememe gerek kalmadı diye düşündüm, nasıl olsa 3 boyutlu izleyemeyecektim artık. Ama yine de içimde bir merak vardı. Konusu hikayesi nasıl, benim Walt Disney'in çizgi filminden tanıdığım hikayeye benziyor mu, nasıl yaptılar acaba diye. DVD'yi kiraladık izledik dün akşam - hayal kırıklığı. Tipik Tim Burton filmi, renk renk, zengin görsel efekti olan, Johnny Depp'in her zamanki ruh haliyle görüldüğü bir filmdi. Hikaye yoktu zaten. Tamam Alice Harikalar Diyarının özelliği zaten çocuklar için öğretici olmaması, ama hayal dünyasının ne kadar geniş olabileceğini anlatan bir film. Ama zerre kadar aksiyon yoktu filmde. En fazla Avatar gibi 3 boyutlu olduğu için izlenebilecek bir filmdi. Bu yüzden sevmedim.

Benim için tek ve en güzel olan yine de aşağıdaki, belki de ilk çizgi filmim olması nedeniyle, Walt Disney'in Alice'iydi.

Tekrar onu izleyesim ve hatta izletesim geldi, hem de nasıl!!! izlemediyseniz siz de izleyin. Bence çok çok daha keyifli!! =)



22 Aralık 2010

yeni yıla az kala



Batıl matıl, ne tür bir inanç olursa olsun, ben bir yıla nasıl girilirse öyle devam edeceğine inandım. Neden mi? Geçen sene hasta yatakta, kemiklerim sızlayarak girdim yeni seneye ve bütün sene malesef çok hasta olduk. Yani her zamankinden daha çok hasta olduk. Artık yaşlılıktan mıdır =P nedendir bilemem ama ben yeni yıla öyle girdiğimizden diye düşünüyorum =) Bilemeyeceğim =)

Şu sıralarda ise maşallah iyiyim, çok dikkat ediyorum kendime hasta olmayayım, enerjik olayım diye. Az kaldı 2011'e. Şimdi nasıl girilirse öyle devam edecek ya... hani öyle dedim ben artık. İşte bu yüzden öncelikle bu hafta sonu çalışma odamı düzenleyerek başlayacağım işe ki bütün yıl düzenli kalsın o oda =D

Sonra yeni yıla girmeye yakın evde bir spa günü düzenleyeceğim kendimce. Bu kadar stres üstüne bunu hakkettiğimi düşünüyorum =) Cilt bakımı, manikür, pedikür artık kendi kendime ne yapabileceksem =) Böyle kokulu mumlar ve dinlendirici müzik eşliğinde bol köpüklü bir banyo ne güzel gider, ay hayali bile dinlendirdi vallahi... evet evet, yapmalıyım bunu! Siz de yapın!!

İşte böyle, keşke spa centerleri 31 Aralık geceleri açık olsa da orada dinlene dinlene girsek yeni yıllara, nasıl fikir he he ;)



izledim - saw 3d (saw 7)


Testere serisinin son olması ümidiyle cesaretimi topladım gittim yine. Dedim bu sefer ne kadar kanlı sahne varsa hepsini izlemeye çalışacağım, yeneceğim 'kan görememe' korkumu. Sanırım % 95 ini izledim. Çok iyi bir performans benim için. Hem de 3 boyutluyken izledim diyemeyeceğim çünkü 3 boyutlu olması suratınıza bağırsak fırlamasından ibaret. Bu kadar. 3 boyutlu olunca herşey daha net, daha sahte duruyordu, ya da bana öyle geldi, 3 boyutlu olmayanı da bir görmek lazım, belki de Testerenin bu bölümü kötü yapılmıştır, bilemiyorum.

Hikayeye gelecek olursak, Saw serisine yakışır bir hikaye göremedim ben. Artık izleye izleye de bazı olaylara şaşırmadım, hatta önden tahmin edebildiğim sahneler bile oldu. Görünüş o ki, sanki 8inci bölümü de gelecekmiş gibi, çünkü bu 3 boyutlu bölümü hiç de final gibi durmuyordu.

Her neyse, bence daha da sulandırmadan bitsin artık bu Saw hikayesi. Yenisi çıktıkça kalite düşüyor sanki.

Yine film zamanı başladı, izledikçe beğendiklerimi paylaşacağım, gerçi arada bunun gibi beğenmediklerimi de paylaşabiliyorum ya neyse, fikir olur belki =)


21 Aralık 2010

hayat...




...bu aralar plan yapmama izin vermiyor, sürekli askilikler çıkıyor, hayal kuruyorum, pat yıkılıveriyor =(

daha önce hiç bu denli üst üste hayal kırıklığı yaşamamıştım =(

tamam herşeyi planlayamazsın, biliyorum ama diyorum ya, üst üste, üst üste olmazki canım!

Ben bir şeyi önceden bilmeliyimki, uzuuun, uzun sevineyim. O günü iple çekeyim.

iple çektiğim hiç bir gün yok =(

Madem plan yapamayacağım, rüzgara bırakıyorum bedenimi, nereye savurursa artık...

ama güzel bir yere savursun zahmet olmazsa, ay bunalımlardayım yine!

offf!

16 Aralık 2010

kış

her gün kestane yesem!

sıcacık salep olsa da içsem !

komşularım aşure pişirmesini bilse ve pişirenler bize getirse?

sınav sonrası tembellik moduna geçiş yaptım, tez zamanda çıksam.

işler yoğun, eve bitkin dönüyorum iş sonrası, enerjim tükenmiş olmasa =(

bu Cumartesi bir yakınımızın nişanı var, elbisem daha da dar gelmeden atlatsam o günü =)

kar yağdığı günler iş yerleri de kapansa, herkesin tatili olsa ama parası ödense.

havalar buz gibi, eksiklere düştü, hastalıklar bize bulaşmasa!!

planlar, hayaller, istekler aklımı kurcalayıp durmasa.

yeni yıla girsek de bi rahat nefes alsak.

mutlu bir sonla bitse 2010!





ne güzel olur!

pek güzel olur!

14 Aralık 2010

bim bam bom

dinleyin dostlar,

benim de artık,

bir tatlı kızım vaaar =)



Sevgili Ferah Feza'cımdan bir tatlı kız kartı aldım, ay nasıl sevindim nasıl ?!!!





Her iki kartı da çok beğendim canım ve güzel dileklerin için çok ama çokkk teşekkür ederim!!



öpüyorum canımcım!!!



=)

13 Aralık 2010

ve bitti...

ingilizce sınavım vardı benim. Cuma günü sözlü, Cumartesi günü yazılı. Artık o sınav gününü beklemekten içime sıkıntılar girmeye başlamıştı, bunalmıştım iyice, zor bir sınav olduğunu da bildiğim için sıkıntım kat kat artmıştı. Yanılmamışım, her ne kadar hazır olduğumu düşünsem de, sınav çok zordu. En başarılı olduğum bölüm en zorlandığım bölüm olunca (okuduğunu anlama kısmı) daha da bozuldu moralim. Neyse, bakalım artık. Sonuçlar yaklaşık bir buçuk ay sonra belli olacak, ne çıkarsa bahtıma, dünya dönüyor, ben ne dersem diyim, her şey güzel, hayat güzel... ve artık gelsin hobby'ler...

Kendime dün bir takım resim malzemesi aldım. Fotoğraflara da yöneleceğim... evde minik dekorasyon değişiklikleri uygulayacağım vs.

Herkese mutlu haftalar olsun! =))

10 Aralık 2010

dayan


az kaldı...

7 Aralık 2010

bir kaç şey



Bir kaç şey var yapılması gereken. Yine bir liste yapmayacağım ama var böyle aklımda çeşitli güzel planlar. Bir çok şeyi de oluruna bırakacağım. Genel olarak güzellikler düşünmekle meşgulüm sadece.

Pazar akşamı bi ton kar yağdı, dün iki ton yağmur yağdı, her yer gri ve vıcık vıcık oldu, bugün ise güneş doğuyor. Sanırım bugün enerjimi güneşten alıyorum, iyi hissediyorum kendimi genel olarak. Bir de hicri yılbaşı ya bugün, heralde ondan güneşli hava. Ne güzel!!

Saçlarımı da nihayet uzatmaya başladım, kısa saçın tadını her ne kadar çıkaramamış olsamda, birazcık uzatmaya karar verdim. Gerçi şu an öyle gıcık bir dönemdeyim ki, her an kestirebilme modundayım ama yok sabredeceğim, accık daha uzasınlar rahatlayacağım galiba.

Paylaşmak istediğim çok şey vardı da, sanırım şimdilik bu kadar yeter. Diyeceğim bir şey varsa da:
Hicri yılbaşı hepimiz için hayırlara vesile olsun!!!

3 Aralık 2010

çaycı ördek

Şimdi kış geldi dışarısı soğuk ya... şikayetim yok tabi, Allah herkese sıcacık bir yuva versin diyorum.
Herkes böyle renk renk fincanlardan sıcacık çayını yudumlasın dost muhabbetinde, şifa niyetine!





Ama o çayları bu şirin ördek demlesin lütfen diyorum.
ve
Ben çay içmeye gidiyorum!
görüşürüzzz
;)

2 Aralık 2010

ben, bu günler ve koalalar

Şu gergin günlerim geçer geçmez öyle faaliyetler, öyle müthiş aktiviteler yapacağım ki, ben bile kendi kendime yetişemeyeceğim. En çok neyi seviyorsam onu yapacağım, sonunda sınav olmayan şeyler. Altı üstü ufacık bir sınav... beni öyle geriyorki, yani sonucu artık ne olursa olsun, bir an önce şu aptal gün gelsin geçsin ve ben rahatlayayım artık diye bakıyorum, öfff yaw. Hiç bir işe elimi süresim gelmiyor, kafa tasımın içinde sürekli bunu yapacağına git sınavına hazırlan diye sesler yankılanıyor vs. vs.

Sıkıcı günler yaşıyorum.

Dışarısı bembeyaz, soğuk bir örtüyle kaplı ve ben bir koala olmak istiyorum, ya da bir koala istiyorum... bu buz gibi günlerde yumoş yumoş sarmaş sarmaş olmak istiyorum... evet bu aralar bu şapşal bakışlı, tatlı mı tatlı yumoşların hayranıyım!!! Benim ruhumdan onlar anlıyor. Şunlara bakın =D




önemli not: tüm görseller flickr'dan alınmıştır.

26 Kasım 2010

kafa dağıtmaca - 3






bıkmışım ben şu klasik modern, tek çizgili banyo halılarından... oysa sabahları ilk olarak bu eğlenceli, neşeli hayvancıklarla karşılaşmak pek güzel olurdu!
Aslında hepsini istiyorum ama şimdilik UĞUR BÖCÜKLÜ'nün pembesini sipariş ettim =)

kafa dağıtmaca - 2



Evvel zaman içinde yine ev dekorasyonuyla ilgili bir şeyler bakmışım anlaşılan.
Evde fazla eşyayı sevmeyen biri olarak bunu çok beğendim!!! çok! =)

Avize pek tarzım değil ama olsun !

kafa dağıtmaca =)



yeni yıla girdikten sonra bir çok evlenecek yakınlarımız, tanıdıklarımız var... tabi düğün demek abiye demek ya, ben öylesine abiyelere bakıyordum bir aralar, fikir edinmek için, bunları seçmiş kaydetmişim, nerede gördüğümü hatırlamıyorum. Bulacağımı da sanmıyorum ama baktıkça gönlüm şenlensin bari =)

22 Kasım 2010

...


beni hep çağıransın
tek
çağıransın



17 Kasım 2010

kış rüyası


Anlatacak pek çok şey var ama zamanım yok anlatmaya...

Hani diyorum, artık kış geldi sayılır... havalar epey soğudu. Bari bir an önce her yer karla kaplansa diyorum. Ortalık şöyle bir berraklaşsa... karın beyazlığından gözlerim kamaşsa! Ben dağlara kaçsam temiz hava solumaya. Sadece canım isteyince dışarı çıksam, çıkıp kardan adam yapsam, çok üşüyünce şöminenin başında sıcacık çikolatalı sütümü içsem mesela. Bol bol uyusam, uyusam, uyusam, uyumadığım zamanlarda en güzel kitapları okusam. Sadece kestaneden beslensem. Önümde sınav olmasa...


... ve ben bu rüyadan uyanmasam...

28 Ekim 2010

gülümsemek için nedenlerim var


Gülümsemek için bir değil bir kaç nedenim var:

Yakında sevdiklerimi bir araya toplayacağım =)
Kendime böğürtlenli pasta yaptıracağım =)

Saatlerin geri alınmasından etkilenmeyeceğim =)
Önümüzdeki hafta evde olacağım =D
Yapmak istediklerimin bir kısmını yapacağım =)
Saçıma değişiklik katacağım =)
Kardeşcan'la daha yakın olacağım =)

Aslında dahası var da
şimdilik bu kadar

En azından kesinlikle bol bol gülmsüyor olacağım önümüzdeki günlerde =)

cidden!


27 Ekim 2010

anlat (iç ses)


Söyle bakalım, hadi anlat, nedir içinden geçenler hele bi de bakalım? Kimseye anlatmayacaksan bana anlat, bana da anlatmayacaksan kendine anlat... defterlerine anlat... ama anlat.

Bilirim sen susmayı sevmezsin. Sevmezsin sessiz kalmayı... ona rağmen çok dinlersin, önce dinlersin, sonra beklersin. Unutursun kendini, benim de diyeceklerim vardı demezsin birden sessiz kalıverirsin. En korktuğun şey üzmek ya, ondan. Ama bazen yine de krılıverir bir kalp, elinde olmadan.

Söyle bakalım, hadi anlat, neler diyor kalbin? Çıksın gölgelerin içinden, sen güneşi seversin!




26 Ekim 2010

deneme bir iki...


Evi yeşile boyamamak için zor tuttum kendimi =) Bunlar ilk denemelerim. İlk okul resimleri gibi oldu ama olsun. Elim alışsın diye basit şeyler çizdim. Doğaçlama çizmeyi daha çok seviyorum. Fırça ekibine bir kaç eleman aldım mı işim kolaylaşacak gibi görünüyor. Daha önce şuradaki yağlı boya çalışmasını yapmıştım. Fakat akrilik boya daha kullanışlı olduğundan bu yönde devam etmeye karar verdim. Yağlı boya daha çok dikkat istiyor.

25 Ekim 2010

gri'ye inat




...Renklere bürünesim var bu günlerde. Hele ki aslında pek de hoşlaşmadığım yeşil'e. Kırmızı da olur, sarı da olur, turuncu da olur. Ama önce yeşil, sonra kırmızı olsun bence.

Renkler, belki stresimi alır diye düşündüm, belki canlandırır ruhumu dedim. Ama belki. Son bahar sevdiğim altın sarısı yüzünü göstermemekte pek ısrarlı, en geç bu Cumartesi güzel bir gün istiyorum. Ya da tek bu Cumartesi güzel olsun, sonra ne dilerse onu yapsın bu son bahar.

Nihayet uzun zamandır sayıkladığım tuvalimi boyamı fırçamı aldım. Resim yapmaya başladım. Nasıl dinlendiriyor anlatamam, ne bir kitap, ne bir müzik ne de güzel bir film... ne bir masaj, ne bir köpük dolusu banyo, ne de spa centerleri dinlendirebilir beni bu kadar.

Boya fırça ve renkler... Daha ne istesinki bu yorgun bünye?

Hayatımızdan güzel haberlerin eksilmemesi dileklerimle!!!

Ayrıca: seviyorum ben bu kızı

19 Ekim 2010

AsAbi ve HuySuZ artı karışık post


Asabi ve de huysuzum bu aralar, hiç huyum değildir oysa huysuzluk. Asabiyim çünkü bana her denileni nedense *ötünden anlamaya başladım. Tuhaflık bende mi bilemedim.

Günlerin kısalması beynime daha fazla melatonin hormonu salgılattığı gibi de geriyor beni aynı zamanda. Ben Ekim'i severim, Ekim beni sever de, ben Ekim'in soğuk halinden hoşlanmıyorum yahu. Aaah ah, nerde o eski Ekim'ler? Ilık ılık, altın sarısı ışıltısıyla içimi ısıtan... yok.

Bir de şu sınavın yaklaşması gerdi beni bu aralar... Yıllardır atamadım şu sınav korkusunu üstümden. Resmen sivilcelerim arttı stres yüzünden =D Bu sefer kendim kaşındım.

İngilizce'den sonra Rusca mı öğrensem diyorum, Yunanca'ya da sıcak bakmaktayım, nedenini ben de bilmiyorum =D

Ayrıca, geçenlerde çocukluğumda izlediğim çizgi filmleri aradım taradım youtube'da. Nereden aklıma esti bilemedim ama görünce inanamadım yahu... Very Merry Christmas tarzı büyümüşüm =D

bkz:

THE LITTLE DUTCH MILL
Mickey Mouse - Pluto's Christmas Tree
Silly Symphony Santa's Workshop
The Night Before Christmas (1933) - Walt Disney


Nerden nereye, asabi olduğumdan bahsederken, çocukluğumu hatırlayıp şenleniverdim, çok enteresan oldu.

8 Ekim 2010

Teşekkür ettimmmm!!! =)


Canım arkadaşım'dan aldığım paketle hafta sonuna mutlu bir adım atmış bulunuyorum =) günün stresini bir anda aldı üzerimden.


Hele İncişko'nun minik hediyesine bittim, o ne şirin bebiş şekeridir öyle yarebbim!!!! Ay nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim şimdi böyle... heyecanlandım birden =)


Hediyelerin her biri için ayrı ayrı teşekkür ediyorum güzel arkadaşım.


ve ben Betty'ye bayılırımmm yahu ;-)


offff...

Hastalık mevsimine girmiş bulunuyoruz!!! =(

Herkese sağlıklı günler dilerim!!!

7 Ekim 2010

durgun gibi



Pek bir durgun
pek bir sakin
pek bir sessiz gibi başladı Ekim ama bol atraksyonlu geçecek bence, seziyorum bunu.

ev arıyoruz demiştim, bulduk =) kendime aramıyordum elbet, kardeşe, gelsin dizimizin dibine otursun diye =D

bissürü bissürü doğumgünü var Ekim'de!!!
Cumartesi sürpriz partiye davet edildim/k, ay bayılırım ben sürpriz doğumgünü partilerine! Kendime yapılanları sevmiyorum, çok safımdır, hiç çakmam, sonra tüm sevdiklerimi karşımda görünce, duygulanırım ve ben duygulanmaktan hiç hoşlanmam...

Bu sene ısrarla doğumgünü kutlaması, hediye, cart curt istemiyorum dedim. Deli miyim, yaşlanmamı, ömrümün biraz daha kısalmasını ne diye kutlayacağım, diyorum hep.

Neyse bu ayın tek atraksyonu doğumgünleri değil elbet.

Bu hafta Türkiye'den misafirimiz, canımız gelecek. Hayatımızın monotonluğunua ayrı bir renk katacak gelmesiyle, mutluyuz tabi!
*
Ev taşınacak, kardeşcanlara yardım edilecek. Ay ben çok heyecanlayım, evi daha görmedim, merak ediyorum.
*
İngilizce sınavı yaklaşıyor ona yoğunlaşmak lazım. Şu aklı bir karış havalardan indirmek lazım. Bir hafta tatili ders çalışmak uğruna feda etmek lazım. Oysa bu can uzaklarda tatiller çekiyor, misal New York çekiyor, Hongkong çekiyor, Phuket çekiyor, hatta bazen Madagaskar bile çekebiliyor çok ilginç. Neyse, oturalım accık.

En iyisimi ben keklere, kurabiyelere, sıcak içeceklere odaklanayım, önümüz kış, ev çikolatalı kekler, tarçınlı kurabiyeler kokabilir yani. Evet evet... kek. Güzel fikir. Araya pasta da sıkıştırırız, doğumgünleri var ya =)



Böylelikle bu fotoğrafla bay bay Tatil 2010, güzel günler geçirdik seninle, anılarımdasın, diyebilirim artık.
Valla gülmek geldi şimdi içimden.
Gülüyorum ama içimden =)))

4 Ekim 2010

maksat değişiklik olsun dedim

Tatil dediğin hep deniz kıyısı demek değildir ya,
Gurbetçi için tatil demek, çoğu zaman memleket demek, büyükleri ziyaret demek,
gönülleri kısa da olsa hoş tutmak demek.
Senin doğup büyüdüğün olmasa bile, geçmişinin doğduğu, yaşadığı yer demek.

Dünyanın neresine gidersen git, eninde sonunda döneceğin yerdir, döneceğin topraktır memleketin.

Memleket demek, çoğu zaman sessizlik gibi olsa da, at sesi, eşek sesi, inek sesi,
tavuk gıdaklaması sesi demek.

Trafik olmaz, gaz kokusu olmaz, en fazla traktör geçer kapının önünden.
Doğaldır, temizdir havası, şehrin kavurucu sıcağından kaçabileceğin yaylaları vardır üstelik.
Kafa dinlemenin en ekonomik versiyonudur aslında. Tabi etlisine sütlüsüne karışmadığında.

Farklıdır işte.

Moda yoktur, trend yoktur.
Giyersin terliğini fistanını, çıkarsın.
Herkes herkesi bilir nasıl olsa.
Hem modaya uyacağım dersen, gülerler zaten.
=D

Her şey tap tazedir.
Bağı vardır, bostanı vardır, salkım salkım üzümleri, kavunu karpuzu vardır.
Kendi malın gibi koparıp yediğindir taze dalından.
Biz gençler gideriz, 3 günde sıkılırız ama nedendir hep de gidesimiz gelir.
Topraktır, toprağmızdır,
çekiyor demek.













Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...