8 Ekim 2010

Teşekkür ettimmmm!!! =)


Canım arkadaşım'dan aldığım paketle hafta sonuna mutlu bir adım atmış bulunuyorum =) günün stresini bir anda aldı üzerimden.


Hele İncişko'nun minik hediyesine bittim, o ne şirin bebiş şekeridir öyle yarebbim!!!! Ay nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim şimdi böyle... heyecanlandım birden =)


Hediyelerin her biri için ayrı ayrı teşekkür ediyorum güzel arkadaşım.


ve ben Betty'ye bayılırımmm yahu ;-)


offff...

Hastalık mevsimine girmiş bulunuyoruz!!! =(

Herkese sağlıklı günler dilerim!!!

7 Ekim 2010

durgun gibi



Pek bir durgun
pek bir sakin
pek bir sessiz gibi başladı Ekim ama bol atraksyonlu geçecek bence, seziyorum bunu.

ev arıyoruz demiştim, bulduk =) kendime aramıyordum elbet, kardeşe, gelsin dizimizin dibine otursun diye =D

bissürü bissürü doğumgünü var Ekim'de!!!
Cumartesi sürpriz partiye davet edildim/k, ay bayılırım ben sürpriz doğumgünü partilerine! Kendime yapılanları sevmiyorum, çok safımdır, hiç çakmam, sonra tüm sevdiklerimi karşımda görünce, duygulanırım ve ben duygulanmaktan hiç hoşlanmam...

Bu sene ısrarla doğumgünü kutlaması, hediye, cart curt istemiyorum dedim. Deli miyim, yaşlanmamı, ömrümün biraz daha kısalmasını ne diye kutlayacağım, diyorum hep.

Neyse bu ayın tek atraksyonu doğumgünleri değil elbet.

Bu hafta Türkiye'den misafirimiz, canımız gelecek. Hayatımızın monotonluğunua ayrı bir renk katacak gelmesiyle, mutluyuz tabi!
*
Ev taşınacak, kardeşcanlara yardım edilecek. Ay ben çok heyecanlayım, evi daha görmedim, merak ediyorum.
*
İngilizce sınavı yaklaşıyor ona yoğunlaşmak lazım. Şu aklı bir karış havalardan indirmek lazım. Bir hafta tatili ders çalışmak uğruna feda etmek lazım. Oysa bu can uzaklarda tatiller çekiyor, misal New York çekiyor, Hongkong çekiyor, Phuket çekiyor, hatta bazen Madagaskar bile çekebiliyor çok ilginç. Neyse, oturalım accık.

En iyisimi ben keklere, kurabiyelere, sıcak içeceklere odaklanayım, önümüz kış, ev çikolatalı kekler, tarçınlı kurabiyeler kokabilir yani. Evet evet... kek. Güzel fikir. Araya pasta da sıkıştırırız, doğumgünleri var ya =)



Böylelikle bu fotoğrafla bay bay Tatil 2010, güzel günler geçirdik seninle, anılarımdasın, diyebilirim artık.
Valla gülmek geldi şimdi içimden.
Gülüyorum ama içimden =)))

4 Ekim 2010

maksat değişiklik olsun dedim

Tatil dediğin hep deniz kıyısı demek değildir ya,
Gurbetçi için tatil demek, çoğu zaman memleket demek, büyükleri ziyaret demek,
gönülleri kısa da olsa hoş tutmak demek.
Senin doğup büyüdüğün olmasa bile, geçmişinin doğduğu, yaşadığı yer demek.

Dünyanın neresine gidersen git, eninde sonunda döneceğin yerdir, döneceğin topraktır memleketin.

Memleket demek, çoğu zaman sessizlik gibi olsa da, at sesi, eşek sesi, inek sesi,
tavuk gıdaklaması sesi demek.

Trafik olmaz, gaz kokusu olmaz, en fazla traktör geçer kapının önünden.
Doğaldır, temizdir havası, şehrin kavurucu sıcağından kaçabileceğin yaylaları vardır üstelik.
Kafa dinlemenin en ekonomik versiyonudur aslında. Tabi etlisine sütlüsüne karışmadığında.

Farklıdır işte.

Moda yoktur, trend yoktur.
Giyersin terliğini fistanını, çıkarsın.
Herkes herkesi bilir nasıl olsa.
Hem modaya uyacağım dersen, gülerler zaten.
=D

Her şey tap tazedir.
Bağı vardır, bostanı vardır, salkım salkım üzümleri, kavunu karpuzu vardır.
Kendi malın gibi koparıp yediğindir taze dalından.
Biz gençler gideriz, 3 günde sıkılırız ama nedendir hep de gidesimiz gelir.
Topraktır, toprağmızdır,
çekiyor demek.














1 Ekim 2010

kim? e.kim? kim? ekiiiim? Cuma mı?


Soğan erkeği =D

Hem Cuma, hem Ekim'in ilk günü, önümüz haftasonu...
kafa her zamanki gibi zilyon tane şeyle dolu.
O oldumu? Şu oldu mu? Bu olur mu?
öyle mi yapsam, şöyle mi yapsam, böyle mi yapsam?
Ev var mı? İş var mı?
Onu aradım mı? Şunu aradım mı? Kimi aramam lazımdı?

Aha! anneannem benden şikayetçiymiş... Eyvah!
Lakin ararım ararım evde durmaz,
Bir gün pekmez kaynatır,
Diğer gün komşuya gider, oh!
Sonra torundan şikayetçi ol =D

Bin bir düşünceyle yatarsan, bin bir çeşit rüya da görürsün tabi.
Sonra işe geç kalırsın, birilerini ararsın ulaşamazsın, meraktan çatır çatır çatlarsın.

Durduk yere aklına evin panjurları gelir, sonra bozulan saç ütüsü gelir, garanti kağıdını bulursun, günü geçmiş olur, sonra bir yazı hatırlarsın: eşyaların ömrü garantisinin bitmesine kadardır.
Bunu hatırlayınca bu sözü tasdiklemekten başka çaren kalmaz.

Fotoğraftaki bir soğanmış.
Hem de erkekmiş. Daha neler dedim? Ama öyleymiş.
Pek etkilenmiş olmalıyım kendisinden.

İyi haftasonları!

Dinlenmeyi düşünüyorum.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...